13 Şubat 2012 Pazartesi

Beni Unutma (2011)



Bu haftadan itibaren her pazartesi, bir Türk filminin kritiği blogda olacak. Bu hafta vizyonda iken görme şansı bulamadığım, DVD' si geçen hafta yayınlanan Özer Kızıltan filmi Beni Unutma'yı inceliyoruz...


Takva filmi ile sinemaya iyi bir giriş yapan Kızıltan'ın bu yeni filminin senaryosunu sinema yazarı Burak Göral yazmış. Beni Unutma, çok net bir şekilde 'ortadan ikiye ayrılmış' bir film aslında. İlk yarıda oğlan ve kızın bir önceki sevgililerinden ayrılışları, birbirleriyle tanışmaları ve evlilikle sonuçlanan güzel günleri izliyoruz. Çiftin çocuklarının da olmasıyla ikiye katlanan mutlulukları filmin o ikinci yarısı ile birlikte 'ağır bir trajedi'ye dönüşüyor. Film, bu iki ayrı parçadan bir bütün yaratmaya çalışıyor. Bu bağlamda bir modern 'Love Story' versiyonu olduğu bile söylenebilir. Tabii ele aldığı mevzular farklı. Beni Unutma, 'unutmak' ya da 'unutulmak' üzerine bir film temelde...

Ortalarda açığa çıkan 'trajik durum' (izlemeyenleri düşünerek çok ayrıntıya girmiyorum) sonucunda, senaryo bence aslında 'hafıza', 'unutmak', 'unutulmak' gibi kavramlar üzerine gitmeye başlıyor. Geçmişte yapılan hatalar, karakterlerin karşısına çıkıveriyor. Örneğin Olcay'ı aldatan eski sevgilisi 'bir daha karşımıza çıkmaz herhalde' diyeceğimiz türden bir karakter ama finale doğru öyküde bir anda çok kilit bir rol üstlenmeye başlıyor ve geçmişiyle yüzleşiyor. Sinan için ise 'unutulmak' kavramına alışmak hiç kolay değil ama baş etmesi gereken bir durum. Üstelik bu durum onu kendi geçmişi ve evlilik öncesi son hazırlıkları yapmaya başladıktan sonra terk ettiği sevgilisine götürüyor. Yani karakterlerin geçmiş günahları her yerden karşılarına fırlıyor ve bunlarla yüzleşmeleri, kendilerini sorgulamaları gerekiyor. Karakterler ise kimi senaryo eksiklerine rağmen oyuncuların neredeyse tamamının çok başarılı performanslarıyla gerçekçilik kazanıyor...



Özer Kızıltan, senaryonun biraz fazla 'geveze' ve her şeyin altını biraz kalınca çizen haline rağmen filminin temposunu iyi ayarlayıp, başlardaki 'pembe tablo'dan ağır bir drama yapılan keskin geçişi olabildiğince yumuşaklaştırıyor. Başarılı bir yönetim gösteriyor denilebilir. Belirttiğim gibi Mert Fırat, Açelya Devrim Yılhan ve Tuba Ünsal başta olmak üzere tüm oyunculardan inandırıcı performanslar almayı da biliyor. Elbette sözünü ettiğimiz bu keskin geçiş, filmi biraz fazla 'sulu gözlü' bir aşk filmine çeviriyor ne yazık ki. Ayrıca Hollywoodvari bir modeli Türkiye'ye uyarlama işi tam olarak başarılamıyor. Zira aslına bakarsak Türkiye için 'istisna' olan bir ekonomik güce sahip bireylerin aşk maceraları bütün izlediğimiz. Onların hayatından Türkiye ile ilgili 'genel' bir noktaya gelmek ya da çoğunluğun önemseyeceği bir hikaye anlatmak kolay değil. Dolayısıyla bir Hollywood filmine bakar gibi bakılamıyor ve 'ciddiye alınırlık' öyle ya da böyle zedeleniyor...

Özellikle sonlara doğru senaryo biraz büyük oynamaya ve aynı zamanda gözyaşı döktürmek için zorlamaya başlayınca filme o ana kadar bir şekilde duyulan sempati zarar görüyor. Gene de Beni Unutma, Türkiye'de bugüne kadar çekilen benzerleriyle kıyaslandığında iyi bir yerde duran, kendini izlettiren, gerçek karakterler çıkarıp, tempo anlamında hiç sorun yaşamadan öylece akıp gitmeyi başaran bir film....

Filmin Notu : 6 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder