10 dalda Oscar adayı ve en iyi film kategorisinin favorilerinden The Brutalist, savaştan kaçarak ABD' ye sığınan bir mimar olan Laszlo Toth'un hikayesini anlatıyor.
Hayatımız Sinema
Genç yönetmen Nehir Tuna'nın yönettiği Yurt, ağırlıkla 90'lar sonunda bir öğrenci yurdunda geçiyor. Yakın zaman önce İslami bir hayatı benimsemiş babasının baskısı ile bir dini yurda yerleştirilen Ahmet ana karakterimiz. Okuduğu okula gidip gelen Ahmet'in yurtta kalmaya başlaması hayatını kökten etkiliyor.
Kingdom of The Planet of the Apes (Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık), bilindiği üzere geçtiğimiz hafta gösterime girdi. Film, 2011'de başlayıp tamamlanan üçlemenin finalde bıraktığı noktada, yani Sezar'ın ölümü ile başlıyor. Hemen sonrasında, uzun yıllar sonrasına gidiyoruz. Yeşil doğa görüntüleri içerisinde yeni serinin başkahramanı olacak maymun Noa'yı tanıyacağımız bölümler başlıyor.
Tereddüt Çizgisi, yönetmeni Selman Nacar'ın ilk filmi İki Şafak Arasında ile temasal ve sinemasal tercihler anlamında ortak noktalara sahip. İki filmin öyküsü de kısıtlı bir zaman diliminde geçiyor. İki filmde de ana karakterler çok ciddi vicdani, ahlaki kararlar almak, belli konularda tercihler yapmak durumunda kalıyorlar ve sonuç noktasında tercihleri ne yönde olursa olsun işin içinden alınları ak, huzurlu bir şekilde çıkamayacakları bir durumun ortasında kaldıklarını fark ediyorlar.
Cadı, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın aynı adlı romanından uyarlanan, 84 doğumlu yönetmen Erman Bostan'ın ilk filmi olma özelliğini de taşıyan ilginç bir iş. Film, son derece çarpıcı ve umut vadedici bir açılış sahnesiyle başlıyor. Filmin geri kalanında da etkileyici gerilim sahneleri izleyebileceğimiz umuduyla en azından beni koltuğa çivileyen sert bir açılış olduğunu belirtmeliyim.
Oscar adaylıkları ile çok konuşulan Alexander Payne imzası taşıyan The Holdovers / Geride Kalanlar, ödül haftasında ülkemizde de vizyona girdi. Filmin hikayesi, noel tatilinde gidecek yerleri olmadığı için okulda kalan öğrenci Angus, öğretmeni Paul ve baş aşçı Mary'nin arasında yaşananlara odaklanıyor.
Aldığı 11 Oscar adaylığı ile dikkat çeken Poor Things / Zavallılar, Londra'da geçen siyah-beyaz ilk bölümlerinde bizi aslında pek açıklama yapmadan öykünün ortasına atıveriyor. İlk sahnede intihar eden bir kadın görüyoruz. Hemen peşinden ise bir tür android gibi hareket eden Bella ve onun "yaratıcısı" diyebileceğimiz Doktor Baxter ile tanışıyoruz. Bir süre sonra doktorun çağının çok ilerisinde, tuhaf ameliyatlar yaptığını anlıyoruz. Bunlardan birini üzerinde denediği Bella ile aralarında bir çeşit tanrı-kul ilişkisi olması dikkatimizi çekiyor.
Geçen yılın önemli filmlerinden Christian Petzold imzalı Roter Himmel / Kızıl Gökyüzü, aynı zamanda yönetmenin doğal elementleri ele aldığı üçlemenin ikinci halkasını oluşturuyor. Deniz kıyısında küçük bir tatil evi filmimizin ana mekanı. Ana karakter Leon ve arkadaşı Felix ile filmin hemen başındaki otomobil yolculuğunda tanışıyor ve birlikte sözünü ettiğimiz eve ulaşıyoruz.
Geride kalan yılın çok konuşulan filmlerinden Anatomy Of A Fall, cevaplardan çok soruların, çözümlerden çok gidiş yollarının önemli olduğu muammaların ortasında bizi bırakan filmlerden. Altın Palmiye'yi de kazanan film, bugüne kadarki filmleri çok da fazla ilgi çekmeyen Justine Triet'in dördüncü uzun metrajı.
***SPOILER****
Not: Yazı filmin bazı sürpriz gelişmelerini ele verebileceğinden izlemeden okumamanız tavsiye olunur...
Zeki Demirkubuz'un yeni filmi Hayat, "bu film neyi anlatıyor" diye sorulduğunda birkaç cümleyle cevap vermenin zor olduğu türde filmlerden biri. Tıpkı ismi gibi, hayatın içindeki hemen herşey var belki de filmde: Aşk, acı, ölüm, cinayet, intihar, gözyaşı, mutluluk...
The Burial, aile şirketi olan cenaze evleri sahibi güneyli, beyaz Amerikalı Jeremiah O'Keefe ile iddialı, hırslı siyahi avukat Willie Gary'nin hikayesini anlatıyor. Gerçek olaylardan yola çıkan film, anlatım tarzı ve sürükleyici hikayesi ile seyirciyi yakalamakta zorlanmıyor.