24 Nisan 2011 Pazar

Somewhere / Başka Bir Yerde (2010)



Sofia Coppola' nın Venedik'ten Altın Aslan ile dönen, ülkemizde Filmekimi'nde gösterilen ve Mayıs ayında vizyona girmesi beklenen en son filmi Somewhere / Başka Bir Yerde, kızlar, alkol, arabalar ve hayranlarıyla gününü gün etmekte olan Hollywood yıldızı Johnie Marco'nun yaşamının, 11 yaşındaki kızı Cleo'nun ziyareti ile gösterdiği değişimi konu alıyor. Başrolde uzun zaman sonra ilk kez böylesine önemli bir rolde izlediğimiz Stephen Dorff var, kızı rolünde ise Elle Fanning...

Aslında film, fragmanından tutun, ilk karesirine kadar, klişe olacak bir görüntü çiziyor. Zengin ama içten içe 'boş ve suçlu' hissettiğini farkedebildiğimiz bir adam ve masum,küçük bir çocuğun, (kızının) 'gelişi' ile onda yarattığı değişim hissiyatı. Evet, kendi içinde artık klişeye dönüşmüş bir hikaye bu ve filmin öyküsünde beklenenin aksi istikamette giden herhangi birşey yok. Dolayısıyla filmi ağır şekilde eleştirenleri de onların gözünden bakmaya çalışınca anlayabiliyorum...



Gelelim, kendi adıma filmden keyif almamın sebeplerine. Bir kere Sofia Coppola, bu alışılageldik şablonun olmazsa olmaz şartlarını, genel şablona uyuyormuş gibi görünmekle birlikte, kasıtlı olarak esgeçiyor aslında. Filmde, adamın yaşantısına ahlaki bir bakış getirip, sonunda da adamın değişimle huzur bulma noktasına gelişi gibi bir durum yok. Sofia Coppola her zaman yaptığını yapıyor. Bize sadece 'an'ları veriyor ve onun dışındaki kimi sinemasal alışkanlıklarımızdan gelen önyargılarımızı bir tarafa koymamızı istiyor. Bir mesaj yok, adamın başlangıçta yanlış yaşadığına, sonda doğru yolu bulduğuna dair bir işaret yok. Coppola'nın tek amacının bize o 'an'ları vermek olduğu çok açık. Nedir o 'an'lar? Kimi zaman İtalya'da katılınılan bir film prömiyeri, kimi zaman tuhaf striptici kızları izleyerek uykuya dalmak, kimi zaman kadınlarla sadece cinsel açıdan yaşanılan ilişkiler, kimi zaman havuz başında ya da otel otasındakeyif yapmalar vs...

Aslında iyi bildiği şeyi yapmayı deniyor Coppola. O dışarıdan bakınca şatafatlı gördüğümüz, iç yüzünün ne kadar bunaltıcı olduğunu tahmin etsek bile, gerçek manada sadece yaşayanın bildiği hayatları anlatıyor. Yani kendi büyüdüğü, yetiştiği ortamı. Gıpta ile bakılan bir isme sahip olan ailenin kanatları altında 'büyüme'yi. Ya da büyüyememeyi. Belki de aslında hiçbir zaman çocuk olamamayı, bunun bugün üzerinde yarattığı etkiyi, dışarıdan ne olursa olsun 'güzel' sanılan şeylerin içinin ne kadar boş olduğunu....



Ama bunları yaparken hiçbir zaman, klişe bir 'zengin bunalımı' öyküsüne de dönüştürmüyor filmi. Dediğimiz gibi mesaj falan vermiyor. Aslında hiçbir şey anlatmaya bile çalışmıyor. Sadece bizim o anlara bakarak ne düşüneceğimizi görmek, hissetmek istiyor. Nihayetinde bu çok kişisel bir çaba ve ne kadar kişisel olunursa o kadar sanatsal olunacağını düşünen ben bu çabaya büyük saygı duyuyorum. Filmin elbette iniş-çıkışları, tempo sorunları var. Ama bu samimiyet filmi baştan sona ayakta tutuyor...

Uzun aradan sonra gördüğümüz Stephen Dorff, role iyi oturmuş. Rolün gerektirdiği donukluğu da sonlardaki değişimi de iyi yansıtabiliyor. Elle Fanning de çok başarılı. Somewhere ne olursa olsun izlemeye değer bir film. Herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edemem ama an azından kendi kararınızı vermeniz için görmenizi önerebilirim...

Filmin Notu : 7 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder