11 Mart 2012 Pazar

Texas Killing Fields / Teksas Ölüm Tarlası (2011)



Bu hafta gösterime giren, ünlü yönetmen Michael Mann'in kızı olan Ami Canaan Mann'in yönettiği Texas Killing Fields / Teksas Ölüm Tarlası, oyuncu kadrosuyla da ilgi çeken bir polisiye...


Teksas'ta küçük bir kasabada, cinayet masası dedektifi olarak görev yapan Mike ve Brian'ın, buldukları bir genç kız cesedinin başındaki araştırmalarıyla başlıyor film. Açıkçası bu ilk sahne umut vaadediyor. En azından eli yüzü düzgün, iyi çekilmiş bir polisiye izleyeceğimize inanıyoruz ancak maalesef devamında işler pek de öyle olmuyor. Ami Canaan Mann ilk filminin acemiliğiyle gerçekten oldukça dağınık bir işe imza atmış. Senarist olarak ilk işine imza atan Don Ferrarone'nin senaryosu da açıkçası kendisine çok geniş bir alan açmıyor. Bir sürü gereksiz yan karakter arasında, hiçbirinin hikayesine tam anlamıyla vakıf olamadan finale kadar geliyoruz...

Diğer taraftan, ortada seri cinayetler işleyen bir katil var ve bunun araştırılma sürecine de 'değiniyor' film. Değiniyor diyorum, çünkü bunu 'merkeze alan' bir hali yok. Araştırılma süreci, işin bürokratik ayrıntılarla dolu kısmı, dedektiflerin psikolojileri gibi kısımlar da en az o araştırma süreci kadar yer tutuyor senaryoda. Cinayetlerin artması üzerine, dedektiflerin tanıdıkları, sorunlu bir aileye sahip Ann ile olan ilişkileri de uzun uzadıya yeralıyor hikayede. Tabii bu yakın ilgi durumu ve bunun filmde böylesine yer tutuyor olması, zaten kızın devamındaki akıbetini açıkça ortaya koyuyor. Bu anlamda baştan bu ailenin yaşamına bu kadar giriyor olmamızın, öykünün çözümlenmesi açısından pek yararlı olduğu söylenemez. Cinayetlerin ardı arkası kesilmezken 'bu aile de neyin nesi şimdi?' gibi bir durum yaratmıyor değil. Bu karakterlerin de oldukça yüzeysel olarak geçilmesi bir gereksizlik hissi yaratıyor. Ayrıca sırf seyirciye ve dedektiflere 'olağan şüpheli' varlığı yaratsın diye yazılmış görünen kimi karakterler de bu listeye ekleniyor. Böyle olunca izleyicinin öyküye olan konsantrasyonu hayli yara alıyor. Film oldukça yorucu bir hal almaya başlıyor. Hep aynı noktalarda dolaşan, ama birşey söylemeyen bir yapı ortaya çıkmaya başlıyor...



Aslına bakarsak, ne yapmak istediğine tam karar verememiş bir film bu. Dedektiflerin psikolojilerine odaklanan melankolik bir dedektif filmi mi, bahsettiğimiz aileyi de içine alarak bir 'yaralı karakterler galerisi' sunmayı hedefleyen bir psikolojik dram mı, yoksa bir seri katil hikayesi mi pek belli olmuyor. Bu anlamda başta söylediğimiz gibi çok dağınık bir yapısı var filmin.

Diğer taraftan soluk renklerin ağırlıkta olduğu görüntü çalışması ve karanlıkta geçen sahnelerin etkileyiciliğinin de desteğini alarak kurulan atmosfer etkileyici ve akılda kalıcı. Yönetmenin belli bir görsel vizyonu olduğu da belli. Ancak bu potansiyelini, böylesi bir öykü ve senaryo ile verimli olarak kullanması imkansız. Oyuncu kadrosundan bu yıl, The Tree Of Life, The Help, Take Shelter gibi filmlerle büyük çıkış yakalayan Jessica Chastain dikkat çekiyor. Fazla geliştirilemeyen ve mevcut dedektif ikilisinin varlığı düşünüldüğünde biraz gereksiz kalan bir karakteri oynamasına rağmen yine döktürüyor. Jeffrey Dean Morgan ve Sam Worthington da fena performanslar vermiyorlar ama bence asıl dikkat çeken Chloë Grace Moretz oluyor. Let Me In ve Hugo'dan sonra bir kez daha akılda kalan bir oyunculuk ortaya koyuyor...

Texas Killing Fields'in iyi bir film olduğunu söylemek maalesef imkansız. Yine de polisiye öykülerden hoşlanıyorsanız izleyip, kendi kararınızı kendiniz vermenizde fayda görüyorum...

Filmin Notu : 5,5 / 10

1 yorum:

  1. gerçekten haklısın ...izlemeden önce okusaydım daha iyi olacaktı .

    YanıtlaSil