9 Ekim 2010 Cumartesi

Filmekimi 2010 Başladı


Filmekimi, dokuzuncu yılında yine dünyanın belli başlı festivallerinde gösterilen ve çok ses getiren ödüllü yapıtlarla usta yönetmenlerin son filmlerini izleyicilerle buluşturuyor...

Sekiz yıl boyunca Beyoğlu Emek Sineması'nda gerçekleştirilen Filmekimi, bu yıl Emek'in yokluğunda Atlas ve Beyoğlu sinemalarının yanı sıra, Cinebonus Maçka G-mall Sineması’nın 2 ayrı salonunda olmak üzere 4 ayrı salonda izleyicilerle buluşacak. Bu yıl 31 filmden oluşan zengin programıyla 7 gün boyunca 4 ayrı salonda izleyiciyle buluşacak Filmekimi’nde akşam 21.30 seanslarında bir filmin galası yapılacak.

İlk kez düzenlendiği 2002 yılından başlayarak İstanbullu sinemaseverlerden büyük ilgi gören Filmekimi geçen yıl 43.000 kişiyle izleyici rekoru kırmıştı.

Filmekimi'nin medya sponsorluğunu CNBC-e, Radikal ve Radyo Eksen üstleniyor...

Programda her yıl olduğu gibi yine oldukça ilgi çekici işler var. İşte ilk dikkatimizi çeken filmlerden sizler için seçtiğimiz 10 tanesi:

BAŞKA BİR YERDE - SOMEWHERE : Ünlü Amerikalı yönetmen Francis Ford Coppola'nın kızı Sofia Coppola'nın üçüncü filmi, Eylül ayında Venedik Film Festivali'nde büyük ödül Altın Aslan'ı kazandı. Coppola'nın çocukluk anılarından esinlendiği filmin başrolünde Blade filminin kötü vampiri Stephen Dorff yer alıyor. Filmde Dorff'un canlandırdığı, kızlar, alkol, arabalar ve hayranlarıyla gününü gün eden Hollywood yıldızı Johnnie Marco'nun yaşamı, on bir yaşındaki kızı Cleo'nun beklenmedik ziyaretiyle alt üst oluyor ve Johnnie ayaklarını yere basmak zorunda kalıyor. Amerika'dan önce Filmekimi'nde gösterilecek olan filmin hem senaryosunu yazan hem de yöneten Sofia Coppola, 2004'te Lost in Translation / Bir Konuşabilse ile En İyi Senaryo Oscar'ını kazanmıştı. Film, festivalde galalar bölümünde gösterilecek...



AMCAM ÖNCEKİ HAYATLARINI HATIRLIYOR - LUNG BOONMEE RALUEK CHAT : Boonme Amca, böbrek yetmezliğinden ölmek üzeredir; taşradaki evine çekilmiş, son günlerini sevdikleri ve akrabalarıyla geçirmektedir. Bir akşam, yemek sofrasında, rahmetli karısıyla oğlunu görür. Boonme, ölmüş yakınlarıyla sohbetleri sayesinde öbür dünya hakkındaki sorularına yanıt bulabilecek midir? "Büyüyle örülmüş bir şaheser" sözleriyle övülen Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor, metafizik konuların yanı sıra ilkel inançlara ve yeniden doğuşa göndermeler yapsa da aslında şefkat hakkında. Altın Palmiye'yi kazanan bu ilk Tayland filmi, jüri başkanı Tim Burton'a göre "güzel, tuhaf bir rüya gibi". Önümüzdeki günlerde, bu ay içinde vizyona girecek film de galalar bölümünde gösterilenler arasında...

ATEŞLE OYNAYAN KIZ - FLICKAN SOM LEKTE MED ELDEN : Gizem ve aksiyon, Stieg Larsson'un Millenium dizisinden uyarlanan Ejderha Dövmeli Kız filminin devamında da sürüyor. Türkçe'ye aynı adla kazandırılan ikinci kitabın sinema uyarlamasında Noomi Rapace, ilk filmdeki gibi yine asosyal, saldırgan, gizemli, dövmeli hacker Lisbeth Salander'i canlandırıyor. Lisbeth, kendini taciz eden vasisi Bjurman'ın dersini verdikten bir yıl sonra Stokholm'e döner. Bir süre sonra önce bir gazeteci, sonra onun kız arkadaşı, ardından da Bjurman vahşice öldürülür. Elbette bütün gözler Lisbeth'in üzerine çevrilir. Eski dostu, suç ortağı Mikael Blomkvist onu temize çıkarmaya çalışırken, hem bir cinsel suçlar ağı hem de derin bir komployla karşı karşıya gelirler....

HER ŞEY GÜZEL OLACAK - ALTING BLIVER GODT IGEN : Christoffer Boe'nin son filminin umutsuz kahramanı Falk, yazmayı sürdürdüğü savaş filminin senaryosunu bir türlü bitiremeyen, kendi işiyle takıntılı bir senarist ve yönetmendir. Bir gün arabasıyla Arap asıllı genç bir adama çarpar. Suçludur, ama yardım etmeden kaza yerinden kaçar. Oysa çarptığı adamın elinde Irak'la ilgili, Danimarka hükümetini sarsacak sırlar vardır. Falk, adamın başından geçenleri halka açıklamak için her şeyi göze alacaktır. Falk'ın hayatı siyasal bir gerilim olarak yola çıkan ve Boe'nin alıştığımız tarzını sürdüren film, çizgisel olmayan bir anlatı izleyerek Falk'ın paranoyaya kapılıp ailesini ve kendisini de tehlikeye atarak hayatını mahvedişini anlatıyor...

SİHİRBAZ - L'ILLUSIONNISTE : Efsanevi Fransız mim ustası, yönetmen ve oyuncu Jacques Tati, ölümünden yıllar sonra beyazperdede yeniden can buluyor, ama bu kez çizgi film haliyle. Belleville'de Randevu filminin yönetmeni Sylvain Chomet'nin uyarladığı ve Berlin Film Festivali'nde dünya prömiyeri yapılan Sihirbaz, Tati'nin 1956'da büyük kızına bir mektup formunda yazdığı, çekilmemiş bir senaryosundan esinlenerek sinemaya kazandırılan bir canlandırma film. Meşhur Sihirbaz, bu sahne sanatının nesli tükenmekte olan son temsilcilerindendir. İskoçya'da bir köy barında sanatını icra ederken Alice adında masum bir kızla tanışır ve ikisinin de hayatı değişir. Sahnede onu izleyen Alice, yaptıklarının gerçek sihir olduğunu sanarak kahramanımıza hayran kalır...



SOSYALİZM - FILM SOCIALISME : Bunun gibi şeyler -Akdeniz'de yol alan bir yolcu gemisi. Yolcular arasında geçen farklı dillerde farklı sohbetler... Quo vadis Europa -Gece. Bir kız ve erkek kardeşi, çocuklarının mahkemesinde tanıklık etmeleri için anne ve babalarını çağırır. Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik kavramlarının ciddi açıklamalarını talep ederler... İnsanlıklar -Altı gerçek ya da yanlış mitos: Mısır, Filistin, Odessa, Hellas, Napoli ve Barselona... Ünlü Fransız filozof Alain Badiou ve efsane şarkıcı Patti Smith, üç bölümden oluşan bu senfonin bir parçası. Godard'ın son şaheseri, "fikirler bizi ayırır, hayaller birleştirir" aforizmasından yola çıkıyor...

BENİM GÜZEL OĞLUM, NE YAPTIN SEN? - MY SON, MY SON, WHAT HAVE YE DONE: San Diego'lu bir genç, Euripides'in Orestes tragedyasından esinlenerek antika bir kılıçla annesini öldürdükten sonra iki kişiyi kendi evinde rehin alır. Yüksek lisans öğrencisi Brad McCullum'ın şehrin kıyısında geçen bu cinai öyküsü, iyi bir dedektif ve genç adamın arkadaşlarının olayı çözme çabalarıyla sürer. Amaç hem McCullum'ın niyetini anlamak hem de rehineleri kurtarmaktır. Mark Yavorsky adlı gerçek bir katilden esinlenilerek gerçeküstü, teatral ve tuhafın sınırlarında dolaşan Benim Güzel Oğlum, Ne Yaptın Sen?, yönetmeni Herzog'un sözleriyle "kan ve testerenin görünmediği, ama acayip, adsız bir korkuyu içinize salan bir korku filmi". David Lynch'in yapımcılığını üstlendiği film, Venedik'te Altın Aslan için yarıştı...

ŞEYTANI GÖRDÜM - AKMAREUL BOATTDA : A Tale of Two Sisters / Karanlık Sırlar yönetmeninin yeni filmi, Kore'de yaş sınırlamasıyla neredeyse yasaklanan Şeytanı Gördüm, zevk için öldüren bir psikopatla bir gizli ajan arasındaki kedi-fare oyununu izleyen bir intikam filmi. Şeytani zekâsıyla dehşetengiz cinayetler işleyen, kurbanları arasında çocuklar bile bulunan seri katil Kyung-chul'u polis bir türlü yakalayamaz. Ancak, emekli bir polisin kızı öldürüldüğünde, kızın nişanlısı, gizli ajan Dae-hoon, katili kendi bulup cezalandırmaya karar verir. İntikamı kanlı olacaktır, bir canavara dönüşse bile. Başrolünü İhtiyar Delikanlı'nın kahramanı Choi Min-sik'in paylaştığı bu müthiş gerilim, Eylül ayında yapılan Toronto Film Festivali'nde ilk kez izleyiciyle buluştu...



CHATROOM: Halka, Halka 2 ve Karanlık Sular gibi korku şaheserlerinin yönetmeni Hideo Nakata, bu kez sanal dünyanın korkularına ve endişelerine dair, interneti canlı, yaşayan bir mekânlar dizisi olarak hayal eden bir psikolojik gerilimle beyazperdeye geliyor. Steve McQueen'in Açlık filminin de senaryosunu yazan Enda Walsh'ın bir oyunundan uyarlanan Chatroom, karizmatik William'ın açtığı bir sohbet odasında buluşan bir grup genci izliyor. Nowhere Boy filminde John Lennon'ı canlandıran Aaron Johnson'ın oynadığı William arkadaşça, yardımsever yaklaşımıyla saf gençleri kandırır. Kendi felaketine doğru ilerlerken, gerçek dünyadaki insanlara tahammülü yoktur William'ın. Yeni kurbanları Jim, Eva, Emily ve Mo, sanaldan gelen gerçek bir tehditle karşı karşıyadır...

ATEŞLİ ODA - ROOM IN ROME : Yılın en kısa gecesinde, Roma'da bir otel odası... İki kadın, ruhlarına işleyecek bir deneyim yaşayacak. Bu erotik gecenin sonunda, sabaha karşı, bu iki kadın ayrılacak ve ülkelerine dönecekler. Baş başa geçirdikleri 12 saat boyunca hayatlarını birbirlerine anlatacak bu iki kadın; kayıp zamanın sürprizleriyle, dört duvar arasında... Ve böylece yeniden özgürlüklerine kavuşacaklar. Julio Medem'in senaryosunu yazdığı, yönettiği ve montajını yaptığı Ateşli Oda'nın yapımcıları, Hücre 211 ve Che filmlerinin de yapımını üstlenmişti. Julio Medem'in İngilizce çektiği bu ilk filmi, Matias Bize'nin Yatakta adlı Şili filminden esinlenerek çekildi...

Diğer filmler ve gösterimlerle ilgili ayrıntılı bilgi için : Filmekimi 2010 resmi websitesi

Not : Film bilgileri Filmekimi.org resmi websitesinden alınmıştır...

0 yorum:

Yorum Gönder