7 Mayıs 2011 Cumartesi

Vanishing On 7th Street / Kıyamet Gecesi (2010)



Bu hafta gösterime giren Vanishing On 7th Street / Kıyamet Gecesi, Makinist, Sibirya Ekspresi gibi filmlerle tanıdığımız yönetmen Brad Anderson'ın imzasını taşıyan, tüm ışıkların söndüğü karanlık ve gizemli bir dünyada geçen, en azından fikir anlamında, kağıt üzerinde ilgi çekici duran bir film...

Filmin daha başında, dünyada tüm 'ışıklar' birden sönüyor ve dünya nüfusunun çok büyük çoğunluğu, kıyafetleri bulundukları yerde kalmış vaziyette, birdenbire ortadan kayboluveriyor. Sonrasında ise, bu insanları karanlığa götüren 'gölgeler' karşımıza çıkıyor...



Brad Anderson, önceki filmlerinde de olduğu gibi, filmini tipik bir gişe gerilimine dönüştürmeme niyetinde aslen. Bunun için hamleler yapıyor. Karakterler arası ilişkileri, karakterlerin bu 'karanlık' öncesi hayatlarındaki eksikliklerini, kaybetmişliklerini ve arayışlarını ön plana çıkarmayı deniyor. Ancak maalesef, karakterler arası ilişkiler, seyirci için hiçbir noktada ilgi çekici hale gelemiyor. Zaten senaryo da, ağır tempolu ve ciddi bir felsefik boyutu kaldırabilecek kadar derinlikli değil. Bir noktadan sonra film, fazla uzun olmayan süresine rağmen, hayli sıkıcı ve kasvetli bir hale geliyor. Çünkü ortada elle tutulur bir öykü de yok karakterler de yok. Dolayısıyla 'bakalım sonunda ne olacak, ne çıkacak?' diye bir umut beklemeye başlıyoruz...




Gelgelelim, insanlığın gelecek umudu temsilini küçük siyah çocuğa yükleyerek Barack Obama iması yapan ve kaçınılmaz olarak çocuğunu kaybeden kadın ve kilise üzerinden dini bir noktaya getiren final de içeriğini ve propagandasını tamamen bir kenara bıraksak bile en iyi tabirle fazlasıyla 'klişe'...

İlgi çekici gibi başlayan ama gittikçe tatsız tutsuz hale gelen bir gerilim filmi ne yazık ki Vanishing On 7th Street / Kıyamet Gecesi...

Filmin Notu : 5 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder