28 Mayıs 2011 Cumartesi

I Saw The Devil / Şeytanı Gördüm (2010)



Uzakdoğu sineması için 'intikam' mevzusu bir nevi uzmanlık alanına dönüştü artık. Sırf bu konuya odaklanan birçok film izledik. Kim-Ji Woon da önceki filmlerinden A Bittersweet Life / Acı Tatlı Hayat'ta ele aldığı bu mevzuya yeni filminde bir geri dönüş yapıyor ve salt bu artık Uzakdoğu sineması için eskimiş duran mevzu üzerine odaklanılsa bile hala taze duran ve iyi filmler çekilebileceğini ispatlıyor bir nevi...

Acımasız seri katil Kyung-chul zevk için cinayetler işlemektedir ve son kurbanı da emekli bir polisin kızı olur. Kızın nişanlısı gizli ajan Dae-hoon intikam almak için kendi kendine yemin eder. İş yerinden kendisini toparlaması için verilen izin süresini katili arayarak ve bulursa ondan intikamını alarak geçirmeye kararlıdır. Filmin 2,5 saate yakın olan süresi aslında bu kedi-fare kovalamacası içinde geçiyor. İntikamcımız, acımasız seri katille oyun oynamaya başlıyor. Kendisini buluyor fakat acı verip, öldürmeden defalarca bırakıyor. Amacı adamın maksimum acıya ulaşmasını sağlamak. İntikam hissiyatını ancak bu şekilde tatmin edebileceğini düşünüyor. Öykünün orjinal olan kısmı katilin geçmişi ya da acımasızlığı ile ilgili hiçbir açıklama olmaması. Hiçbir sebeple ya da motivasyonla değil, soğukkanlıca ve zevk için cinayet işliyor adam. İntikamcımız da ne adamı yakalayıp adalete teslim etme derdinde ne de yakalayıp öldürme derdinde. Yakalayıp işkence edip bırakıyor, tekrar bulup devam ediyor. Bu kısımlar artık kimi izleyiciye yavan gelebilecek intikam öyküsünü farklı ve yeterince orjinal kılmayı başarıyor...

Bu bölümlerde yönetmen Kim Ji-Woon bilindik ustalığını konuşturuyor ve filmini tıkır tıkır işletmesini biliyor. Çok hareketli de olmayan akıllıca kurgusu ile seyirciyi, öykü için uzun sayılacak bir süre boyunca diken üstünde tutmayı beceriyor...

Öyküye değinmişken aslında ortada net bir öykü de yok. İntikam hissini merkeze almak ve incelemek yönetmenin tek hedefi. Baştan sona bir kaçıp kovalamacaya ve türlü yollarla verilen eziyete tanık oluyoruz. Ama bu noktada yönetmenin intikamla ilgili o bakışı, hissiyatı hiç bir yerde kaybetmemesi filmin şiddeti estetize eden bir çizgiye kaçmasına kesinlikle engel oluyor...

Özellikle finalde yönetmen filmi çok iyi bağlıyor ve izlediğinizin iyi bir film olduğuna emin oluyorsunuz. İntikamcımız, bir yerde acı vererek karşısındakini pişman edebileceğini sanıyor ama adamın 'bomboş' bir kalbe sahip olduğu gerçeği ile yüzleşiyor ve ne yaparsa yapsın içindeki intikam duygusunu asla tatmin edemeyeceğini geç de olsa anlıyor. Bunun üzerine son kozunu bir anlamda 'başkaları' üzerine oynamış oluyor fakat bu kozu oynadığında da o adam kadar boş kalpli olmadığı ve bu vicdani sorumluluğu kalan ömrü boyunca hep üzerinde taşıyacağı gerçeğiyle yüzleşiyor. Onun kadar kirlendiğini hissediyor. Farklı olan yanı ise adam gibi soğukkanlılıkla yaşayamayacak olması. Bir nevi ders vermek,rahatlamak istiyor ama kendisi dersini alıyor. Hem de en acı şekliyle. Sert duygu iniş çıkışlarına yüz vermeden, sade bir tarzda çektiği finalle filmini hafızalarda yer edecek bir noktaya taşımayı başarıyor yönetmen...



Oyunculardan Min-Sik Choi'yi Oldboy'dan hatırlıyoruz. Burada acımasız seri katil rolüne anlam yüklemeyi fazlasıyla başarıyor. Yönetmenin favori oyuncusu Byung-hun Lee de intikamcı rolünde filmi sürükleyecek performansı vermeyi başarıyor. Belki bir yerde fazla 'masum yüzlü' kalıyor ve yaşadığı dönüşüm ve tüm 'kirli' intikam hırsına rağmen izleyicinin kendisine hala sempati, seri katile ise dolaylı olarak nefret duymasına yol açmış oluyor ama tabii bu yönetmenin bir oyuncu tercihi meselesi...

Şeytanı Gördüm / I Saw The Devil, şu an durgun giden vizyondaki şüphesiz en farklı seçimlerden biri olabilir. Bence kaçırılmamalı. Elbette ekstrem Asya filmlerine alerjisi olanlara ve hassas bünye sahibi izleyicilere tavsiye olunmaz...

Filmin Notu : 7,5 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder