15 Mayıs 2011 Pazar

Kinatay / Yürütme (2009)



Filipinler yapımı Kinatay / Yürütme, hayli sert ve gerçekçi ancak bir o kadar da acımasız bir film. Öncelikle uyarı olarak bunu belirtmek lazım. Brillante Mendoza imzalı film, Cannes Film Festivali'nde de büyük ilgi görmüştü...

Film, Manila'dan çeşitli görüntüler ile açılıyor. Devamında gelecek acımasız öykünün sonunda varacağımız noktadaki hissiyatı yakalamada bu görüntüler hayli önem taşıyor. Sonra öykümüz başlıyor. Bebek sahibi, evlenme hazırlığında genç bir çift ile tanışıyoruz. Henüz öğrenciler. Bu ilk bölümde, aile toplantısı, toplu nikah töreni gibi ayrıntılar ile Filipinler'deki genel yaşam biçimi ile ilgili bilgi sahibi oluyoruz aslında. Bu eğlenceli gibi gelen girişin ardından asıl kısıma geliyoruz. Oğlanın evlilik için daha fazla paraya ihtiyacı var. Bunun için zaman zaman kendisi ile birlikte çalıştığı arkadaşı, patronun onu emrettiğini ve bu işte çok para olduğunu, isterse gidebileceğini söylüyor. Daha önce bu gruba yardımcı olurken yaptığı işler bu seferki iş ile benzeşmiyor olsa gerek ki işin vahimliğini çözemiyor genç adam. İşin ne olduğuna tanık olduğunda ise artık çok geç oluyor. Önce araba ile bir eğlence mekanından orada çalışan bir kadını alıyorlar. Sonradan öğreniyoruz ki kadının kendilerine borcu var ve tüm uyarılarına rağmen ödememiş. Kadını bir eve götürüyorlar ve önce ufak işkenceler ve cinsel istismar ile başlayan iş, inanılmaz derecede bir vahşete doğru gidiyor ve bu işler ile daha önce hiç karşılaşmamış genç adam, bu işin bir parçası olmak ve gruba yardımcı olmak durumunda kalıyor...




Temel olarak büyük kısmı işkence ve kan ile geçen bir film gibi görülebilir. Bu açıdan günümüzün işkence pornosu filmleriyle bir tutanlar, Cannes'da aldığı ödüle tepki gösterenler de olmuştu. Ancak, şahsi fikrim, filmin tüm bu vahşeti, temel cümlesini kurmak için kullandığı ve asla hiçbir noktasında şiddeti ve kanı estetize etmediği yönünde. Film bittikten sonra karnımıza sert yumruklar yemiş gibi hissediyoruz ama asla gördüğümüz vahşet sahnelerinden değil. Gerçekte de böyle olayların pek ala yaşandığını hatırladığımız ve insanlıktan utandığımız için, bunun tüm sebebinin ekonomik koşullara dayandığını bildiğimiz için. Dolayısıyla filmin bıçak keskin bir gerçekçiliğe sahip olduğundan bahsedebiliriz ancak şiddet sömürüsüne kaçtığından asla. Zira tüm bu 'pisliği' tam bir gerçekçilikle verebilmek için şiddet sahnelerini çekmek zorundasınızdır. Daha 'hijyenik' olarak çekilmiş sahnelerle finaldeki o 'yumruk' etkisini yakalamanız olanaksızdır. Dolayısıyla kendi adıma filmin bu açıdan hiçbir sorunu olmadığını düşünüyorum...

Diğer taraftan yönetmenin anlatım modelini kuruşu da gayet başarılı. Şiddet sahnelerini öyle konumlandırıyor ki yönetmen, gördüklerimizden fizyolojik olarak rahatsız olmaktan ziyade aslında psikolojik olarak rahatsız oluyoruz. Adeta bilmediğimiz bir dünyaya o genç adam ile birlikte biz de giriyoruz. Bu dünyada hiçbir şey şimdiye kadar gördüğümüz dünyadaki gibi değil. Şiddet sahnelerinin girdiği bölümleri, ticari sinemada alışkın olduğumuz gibi belirginleştirme, altını çizme gibi yollardan ısrarla uzak duruyor yönetmen ayrıca. Birdenbire gelip birdenbire de gidiyor bu sahneler. Bu da filmin şokedicilik dozunu iyice arttırıyor...



Ancak gayet tabii ki ortadaki filmin hassas bünyelere uygun olmadığı da gayet açık. Hem psikolojik hem fizyolojik olarak sert bir filme hazırlıklı olmayanlara uzak durmalarını öneririm. Ancak bu konuda bir sorunu olmayan ve farklı keşiflere açık sinemaseverlere ise bugüne kadar gözlerinden kaçtı ise mutlaka izlemelerini şiddetle tavsiye ederim...

Filmin Notu : 7,5 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder