Maskeli, konuşmayan, zeki ve eli hayli kanlı bir caninin
serüvenlerini anlatan The Collector, birkaç yıl önce sinemalarımıza konuk
olmuştu. İlk filmde kumar borcunu ödemek için bir evi soymaya karar veren
tesisatçı Arkin, evde kimsenin olmadığını sandığı bir anda eve giriyor ancak
içeride ev halkını esir almış psikopatımız ile karşılaşıyordu. Sonunda Arkin, yakalanmaktan kurtulamıyordu. Bu film
ise Arkin’in Koleksiyoncu’nun yeni bir partisinde esir tutulduğu yerden bir şekilde
kaçmayı başarması ile başlıyor…
İlk film iyi-kötü bir şekilde gergin bir atmosfer yaratmayı
başarıyordu. Saw serisinde yazar ekibinde yer alan Marcus Dunstan bu filmde de
yönetmen koltuğunu bırakmamış. Ancak bu serilerin çoğunda olduğu gibi devam filminde
tamamen nasıl daha kanlı sahneler çekebilirim sorusunun cevabını aramış. Hayli
kanlı sahneler çekmeyi de başarmış hakikaten!
Filmin öykü ve karakterler anlamında herhangi bir mantığı olduğunu
söylemek güç. Bu tip korku filmlerinde mantık hatalarına hemen hiç takılmayan
bir izleyici olarak bile bir kenara bırakamadığım derecede senaryosal
abukluklar var. Örneğin Arkin kurtulmayı başardıktan sonra “bildiğim herşeyi
anlattım” diyerek neden olayın üzerini kapatmaya çalışıyor, neden polise
gitmiyor anlamak ve inanmak mümkün değil. "Ben kaçtım kurtuldum, gerisinden
banane" falan mı diyor acaba? İsimleri Koleksiyoncu ve Koleksiyon olan iki filmi
geride bırakmamıza rağmen bu koleksiyon ile katilin ne amaçladığının da hala
adamakıllı olarak açıklanmaması ayrı bir olay. Hakkını yemeyelim sonda ciddi bir
sinyal veriliyor ama muhtemelen yeni bir film de düşünülerek her yöne
gidebilmesi için ucu da açık bırakılıyor. Aynı şekilde katilin devasa katliam
mekanının nasıl olup da polis tarafından ortaya çıkarılamadığı, gizli tutulabildiği
de inanılmaz bir durum. Zira katilimiz orayı bir eğlence mekanı olarak da
kullanıp bir gecede onlarca genci katledebiliyor. Uzun zamandır orada esir
tuttukları da ayrı. Bu süreç boyunca polis ne iş yapıyor acaba?
Muhtemelen Marcus Dunstan “ben bunlara hiç kafa yormuyorum, siz de yormayın da ölüm sahnelerine ve kana bakın” falan diyor. Ama bu kadar mantıksızlık da haddini aşıyor. Sadece kan ve ölüm dolu bir işkence pornosu görmek isteyebilecek izleyiciler (eğer öyle birileri varsa tabii) dışında kimsenin filme konsantre olması zor. Ama hakkını yemeyelim fazla da uzatmıyor. Film hemen bitiyor. Hem de bir an olsun germeden. Kanlı sahneler sizi geriyorsa ona bir şey diyemem. Ama bence onlar da hayli plastik ve gerçeklikten uzak, yönetmenlik olarak da hayli başarısız sahneler…
Filmin Notu : 1 / 5
0 yorum:
Yorum Gönder