3 Haziran 2010 Perşembe

Le Petit Nicolas / Pıtırcık (2009)



Benimle aynı yaşlardaki kesimin çocukluklarına dair hoş bir hatıra olmalı Pıtırcık serisi. Rene Goscinny'nin eseri, ilk sinema uyarlamasıyla sinemalarımıza konuk oldu geçtiğimiz aylarda. Hatta halen ülkemiz sinemalarını turlamaya devam etmekte...

Öykü olarak, Pıtırcık'ın çok bilinmeyen iki farklı öyküsünün bileşimini temel alıyor film. 60'lar Fransa'sında geçiyor tabi öykü. Pıtırcık, yani Nicolas, anne ve babasının hareketlerinde değişimler gözlemliyor ve arkadaşının biraç önce kendisine söyledikleriyle bunları birleştirerek, durumu kendisine bir 'kardeş' geleceği şeklinde yorumluyor. Arkadaşının dedikleri öyle basit şeyler de değil, ailesinin kardeş gelmeden kendisini ormana götürüp ondan kurtulmak isteyeceğinden falan bahsediyor. Böyle olunca, tek bir çare kalıyor, bebek doğar doğmaz ondan 'kurtulmak'...



Yönetmen Tirard, Pıtırcık serisine hayli sadık kalmış. Bütün o bildik karakterler tüm inandırcılıklarıyla kanlı canlı karşımızda; Lüplüp, Dalgacı, Toraman, Sırım, Çarpım, Tıngır...

Ayrıca öyküyü anlatım biçimi ve mizah anlayışı da hayli incelikli. İnceden inceden değindiği konular da filmi sıradan bir çocuk filmi olmanın ötesine taşıyor. İşte ilerleme peşinde koşan babasının, patronun gözüne girmek için onu yemeğe çağırması ve yemek sahneleri, öncesi ve sonrasıyla hayli etkileyici. Hem komik hem manidar. Ayrıca okulda geçen bölümler de eğitim sistemiyle ilgili yerinde tespitler barındırıyor tüm esprililiğinin altında...

Hepsi bir kenara çocukluğumuza dair hoş bir anı Pıtırcık. Yıl 2010'u bulmuşken hem bizleri o günlerin 'masumiyetine' döndürmekte, hem de bugünün çocuklarına, bugünkünden çok daha farklı bir dünyayı göstermekte de hayli başarılı...

Filmin Notu: 3 / 4

IMDB Sayfası

0 yorum:

Yorum Gönder