11 Mayıs 2010 Salı

Alice In Wonderland / Alis Harikalar Diyarında (2010)



Aslında filmleri ister olumlu, ister olumsuz olsun yargılar nitelikte yorumlar yapmaktansa olumlu ya da olumsuz olabilecek yönlerini ortaya çıkartmayı severim. Ama bu filmle ilgili peşinen konuşacağım: Ben bu filmi sevmedim...

Elbette ki sevilebilecek yönlerini gene sıralayacağım. Tim Burton'ın hemen her filmine damgasını vuran görsellik burda da ön plana çıkıyor. Filmlerinin görsel yapısını kurarken bir ressam titizliğiyle hareket ediyor yönetmen. Bu da filmlerinin görsel yapısının, sadece Hollywood usulü bir şatafat ya da teknik gösteriden ibaret olmaktan ziyade bir 'sanatçı'nın elinden çıkma bir işe dönüşmesini sağlıyor.

Zaten Burton'un Alice In Wonderland'inden keyif alabilmenin yegane yolu da bu görsel ve 'oyuncaklı' yapının tadını çıkartmak sanırım. Hele ki 3D olarak sinema salonunda izlemek ayrı bir keyif olsa gerek. (Şahsen Türkçe dublaja tahammül edemediğim için bu yolu seçmedim, benim gibi düşünen pek çok sinemaseverin olduğunu bildiğimden, filmi sadece Türkçe dublajlı versiyonuyla vizyona sokan dağıtımcı şirkete burdan selamlarımı sunmayı ihmal etmeyeyim!!!)

Gelgelelim öykünün düşünsel derinlik anlamında hayli zayıf olduğunu belirtmek gerek. Hele finalde Alice'in gerçek dünyaya dönüşünden sonra, şirketin ticaret yollarını genişletme yolundaki gayreti, girişimci ruha, kapitalizme ve küresel sermayeye koskoca bir övgü değildir de nedir? Elbette bir filmi sadece ideolojik yorumlamalarla sevip sevmemeye karar verecek seviyeyi çoktan aşmış bir insanım ancak filmin başından itibaren çılgınlığı, uçuk kaçıklığı kutsamaya çalışan, farklı olanın dışlanmaması gerektiğini anlatma yönünde çabalara giren bir adamın diğer yandan girişimci ruha övgüler dizmesinin perhiz ve lahana turşusu durumundan öte birşey olmadığını görmek çok zor olmasa gerek. Tim Burton'ın bir filmiyle ilgili bunu söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi birkaç yıl öncesine kadar..



Ancak yönetmenin son yıllardaki işleri,uçuk-kaçık, egzantrik olduğunu içeriğiyle değil de, sadece görsel yapılarıyla ve yarattığı 'ben tuhafım' diye basbasbağıran kimi karakterlerle dışa vurabilen ve sanki Burton'ın eski filmlerini izleyip ona öykünen bir yeni yetmenin elinden çıkmışçasına öykülere sahip, basit filmler ne yazık ki. Hollywood standartı için ortalama, Burton filmi olarak ise zayıf filmler bunlar. Belki bu filmler yönetmene birkaç yeni, gotik takılan teenage hayran kazandırıyordur ama has hayranlarının çoğunu kendisinden soğuttuğu kaçınılmaz bir gerçek...

Sonuçta Burton'dan çok daha iyilerini gördüğüm ve beklediğim için yazı biraz sert oldu belki ama Alice In Wonderland, herşeye karşın zevkle izlemeye değer birşeyler taşıyor içinde, elbette öyküsünü bir kenara bırakırsak...

Filmin Notu : 2,5 / 4

IMDB Sayfası

1 yorum:

  1. Filmi sadece Türkçe dublajlı versiyonuyla vizyona sokan yapımcı şirkete ben de buradan aynı dileklerimi iletiyorum.

    YanıtlaSil