13 Kasım 2009 Cuma

Il Grido / Çığlık (1957)



Avrupa sinemasının gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerinden Antonioni'nin 1957 yapımı filmi Pianura Padana,ya da bizim bildiğimiz adıyla Po Ovası'nın olduğu bölgede geçiyor.Ya da o bölgede açılıyor ve kapanıyor demek daha doğru olacak.Öykümüzün gelişim süreci daha farklı mekanlarda geçiyor...

Rafineride çalışan Aldo,yedi yıldır birlikte olduğu evli ama kocası 'kayıp' olan ve onun'ölüm' haberi geldiğinde evlenmeyi beklediği bir kadın olan Irma tarafından terkedilir.Bunun üzerine Aldo,bu bölgeden ayrılmaya karar verir.Kadından olan kızını da beraberinde götüren Aldo,farklı mekanlarda yeni yaşam arayışlarına girer.Kızını da bir müddet sonra,Irma'nın yanına yollayan Aldo,bir süre sonra bu şekilde devam edemeyeceğini anlayacaktır...

Bu filminde Antonioni,yüzeyde Aldo ve Irma'nın umutsuz aşk öyküsünü anlatırken,arka planda Aldo'nun çıktığı yolculuk,kendini arayışı ve geri dönüşü üzerinden de dönemin hem bölge açısından feodal yapısını hem de genel anlamda 'kapitalizm' e geçiş aşamasını anlatır..

İlerki dönemlerinde Blow Up,L'Avventura,The Passenger gibi 'başyapıt' larında da rastlayacağımız 'sinemasal yapı' nın temellerini atar gibidir burada sanki.Başlangıçta,pek çok filmde karşımıza çıkanlara benzer bir olay örgüsüyle yola çıkar yönetmen.Çıkış yaratan bir olay gerçekleşir.L'Avventura'da kadının 'ortadan kayboluşu',Blow Up'ta fotoğrafçıyı çıkmaza sürükleyecek olan olası 'cinayet'in gerçekleşmesi ya da The Passenger'da başkahramanımızın eline geçen bir fırsat sonucu diğer adamla 'yer' değiştirmesi' gibi burada da Irma,Aldo'yu terkeder ve Aldo,kızını da alıp bir 'yolculuğa' çıkar.Bahsettiğimiz tüm o filmlerde 'ileride' yapacağı gibi yönetmen,başkahramanını finalde adeta 'başa' döndürür.Ama o 'başa dönüş' sonrası,hep yaptığı gibi,yine herşey farklı oalcaktır...

Aldo,çıktığı yolculuk boyunca 3 farklı yerde,3 farklı 'yaşam' şansı yakalar.Her üçünde de karşısına çıkan bir kadın vardır.Ama kısa süreli ilişkilerden sonra bu kadınların hiçbirinin ona Irma'yı unutturamadığını farkeder ve 'kaçıp gider' sıradaki hayatına doğru.En sonundaki kararı geri dönmektir..



Bahsi geçen diğer tüm filmlerde de yönetmen bize bahsettiğimiz 'fitili ateşleyici' noktaların sonrasında gelen 'heyecan'ının yanında alttan alta hissettirdiği,belki de kimi izleyicinin farkına bile varamadığı temaları algılayabilmiş olmayı finalde adeta 'zorunlu' kılar.Aksi taktirde bitişte 'e noldu ki şimdi' hissiyatı izleyenin peşini bırakmayacaktır.Aslında Antonioni'nin temel amacı da izleyicide bu hissiyatı bırakmaktır belki de...

Bu filmin finalinde de Aldo,en basit anlatımla geri döndüğünde,yaşadığı yeri ve değişen 'politik ve ekonomik' koşulların bir getirisi olarak Irma'yı,daha önce bıraktığı şekilde bulamayacaktır.Zaten yolculuk boyunca gittiği yerlerin hiçbirisinde 'kendisi' gibi hissedemeyişinin bir sonucu olarak,'ait olduğu tek yer' olduğu için buraya geri döndüğünü de anlarız.Gayet tabii ki bunun üstesinden gelmek hiç kolay olmayacaktır.



'Malum' sonuna doğru ilerlerken bir an olsun kalabalığın arasına karışışı,bir an için de olsa onlardan birine dönüşmesi ama gayet tabii ki hızla dışarda kalması unutulacak gibi değildir.Final sahnesinde yine o 'malum' sonuna ilerlerken ki boş ve hissiyatsız,bilinçli olarak değil de adeta bir 'makina' tarafından yönetilirmişçesine bu sona ilerleyişini de gördükten sonra iyice anlarız ki film,'eski'nin o 'maneviyat'a dayalı değerlerinin yerine bütünüyle 'maddiyat'ı getiren kapitalizmin 'dışarıda' bıraktığı,ya 'kimliksizleşerek yaşamaya' ya da 'ölmeye' mecbur kıldığı insanlar yani 'hepimiz üzerinedir'...

Gerçek bir Antonioni klasiği.Bir şekilde edinip izlenmesi hem Antonioni'nin başka filmlerini bilen ama bunu henüz görmemiş sinemaseverlere hem de onunla yeni tanışacak sinemaseverlere tavsiyedir...

Filmin Notu : 4 / 4

IMDB Sayfası

0 yorum:

Yorum Gönder