Bu haftanın en az kopyayla (13) gösterime giren, ancak bir
sinefil için en fazla merak uyandırıcı olan filmi The Bling Ring (Pırıltılı
Hayatlar) şüphesiz… Bu merağın sebebi de
gayet tabii ki Sofia Coppola. Sakin, gözlemci, anlatmaktan çok hissettirmeye dayalı
tarzıyla Coppola, ilk dört filmiyle kuşağının en çok takip edilen
yönetmenlerinden birine dönüşmekte zorlanmayan bir isim. Yeni filmi The Bling Ring
de kimi sorunlarına rağmen ilgiyle izleniyor…
Film, Vanity Fair’de yayınlanan bir makaleden uyarlanmış.
Dolayısıyla gerçek bir hikayeye sahip.
Filmde Los Angeles’ta yaşayan bir grup gencin ünlülere ve yaşamlarına
duydukları ilginin, iyice takıntılı bir hal alıp, kontrolden çıkmasıyla
yaşananlar anlatılıyor. Ünlü hedeflerinin ev adreslerini ve evde olmadıkları
geceleri internetten araştırıp öğrenen
gençler, uygun gecelerde bu kişilerin evlerine giriyorlar. Başta bizi
karakterlerden Marc ile tanıştırmayı seçen Coppola, bu içine kapanık, hafif
uyumsuz gencin şöhret takıntılı Rebecca ile tanışması ile kendini olayların
içinde buluşunu sürükleyici şekilde anlatıyor. Rebecca, önce Marc’ı sonra da
diğer arkadaşlarını bu şöhret takıntısının içine çekmeyi çok rahat bir şekilde
başarıyor…
Her zamanki soğukkanlı üslubunu koruyan Coppola birşeylerin
altını kalın çizgilerle çizmekten, hatta birşeyler söylemeye çalışmaktan bile
ısrarla uzak duruyor. Sadece her zaman yaptığı gibi karakterlerinin ruh halleri
üzerine düşündürmeye çalışıyor. Bu açıdan film, bence yönetmenin filmografisi
içerisinde en fazla bir önceki filmi Somewhere’a yakın bir yerlerde duruyor.
Dolayısıyla o filmi ciddi bir hayal kırıklığı olarak gören çoğunluktansanız
muhtemelen bu filmi de sevmeyeceksiniz. Ancak ben, Coppola’nın “şöhret”
konusunda, kişisel yaşamından kaynaklanan takıntısını ve bunu anlatma çabasını
önemseyenlerdenim. Somewhere’de bunu bir kız çocuğunun ruh hali üzerinden yapan
yönetmen burada da şan, şöhret ve lükse
karşı inanılmaz bir takıntı geliştirmiş bir grup genç üzerinden kısmen benzer
noktalara geliyor…
Yakalandıktan sonra bile en çok merak ettiği şey, evini
soydukları ünlülerden Lindsay Lohan’ ın ne dediğini merak etmek olan Rebecca
karakteri tek başına bile, gösteri dünyasının gençler üzerindeki etki gücü
hakkında çok şey söylüyor. Uyumsuz ve içine kapanık, Rebecca ile tanışana dek
tek bir dostu bile olmayan Marc’ın, kendini bu dünyaya kolayca kaptırması,
grubun diğer üyesi olan kızların
gösteriş merakı da incelikle anlatılıyor. Sosyal medyanın bu gösteriş
kültüründeki aracı rolü de vurgulanıyor. Gençlerin evlere girdikten sonra gidip
eğlendikleri gecelerin, sosyal medyada paylaşılan fotoğrafları ve finale doğru
Marc’ın, Rebecca’nın facebook hesabını yokladığı an da çok şey anlatıyor.
Gruptan Nicki’nin kendisini ucuz şekilde sıyırmayı başardığı olaylardan sonra,
bu işi bile şöhret çabasına alet etmesi de önemli bir ayrıntı. Filmin, bunun
gibi üzerine düşünülecek anlar içerdiği kesin. Ancak diğer taraftan böyle
toptan saydığımızda çok gibi görünen bu anların, filmin
içinde dakika olarak çok kısa yer tuttuğunu da vurgulamamız gerek. Daha açıkça
ifade edersek, öykü toplasanız 15-20 dakikada rahatlıkla anlatılacak, ancak 85
dakikaya uzatılmış gibi duruyor. Ünlülerin evlerine tek tek girilen bölümlerde,
bir noktadan sonra dikkati toplamak güçleşmeye başlıyor. Ayrıca bu anların
tamamının hikayeye içi dolu ayrıntılar kattığını söylemek de hayli güç.
Sayıları gittikçe artan bu “eve giriş” bölümleri belki ilkinde ilgi çekici
geliyor ama o kadar çoğalıyor ve filmin içinde o kadar çok yer kaplar hale geliyorlar ki bir
yerden sonra ister istemez can sıkıcı bir hal alıyorlar...
Öykünün polisiye kısmını son 20 dakikaya saklayan Coppola,
bu bölümde de soğukkanlılığını koruyor. Bu genel olarak bir artı puan olmasına
rağmen, toplamda öykünün anlamsız görünmesine de yol açmıyor değil. Herşeye
karşın andığımız çoğu anın bu son bölümlerde yer aldığını da belirtmek gerek…
Müzik ve ağır çekim kullanımı hikayenin tıkandığı anlarda,
nefes almamızı sağlayan ve bizi filme bağlayan unsurlara dönüşüyor ki bu da
Coppola’nın başarısı. The Bling Ring, herşeye karşın toplam olarak bakınca ilgiyle izlendiğini söyleyebileceğimiz,
farklı bir film. Görülüp üzerine
düşünülmeyi hakettiği kesin…
Filmin Notu : 3 / 5
0 yorum:
Yorum Gönder