3 Aralık 2013 Salı

Insidious: Chapter Two / Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2






2011 yılında izlediğimiz Insidious / Ruhlar Bölgesi, son yıllarda sırtını iyice istismar sinemasına dayayan, korku/gerilim kulvarındaki neredeyse hepsi birbirinin benzeri filmlerden ayrılan, bizi tekrar “saf korku sineması” sularına götüren farklı bir film olarak hafızalarda yer etmişti. Bu yıl içinde The Conjuring / Korku Seansı ile de sinemalarımızda ağırladığımız ve bir kez daha takdir ettiğimiz James Wan, bu hafta Insidious’a çektiği devam filmiyle bir kez daha vizyonda…


İkinci film, önemli bir “flashback” ile başlıyor. Daha sonra ise ilk filmin tam kaldığı yere gidiyor ve oradan devam ediyoruz. Hatırlanacağı gibi ilk filmin sonunda Josh, oğlu Dalton’u “öteki taraf”tan kurtarıp, geri dönmeyi başarmış, ancak medyum Elise’in esrarengiz ölümü ve Josh’ın tuhaf tavırları işlerin o kadar da yolunda olmadığına dair bir sinyal olarak verilmişti. Olay örgüsü buradan başlıyor ve genişleyerek ilerliyor. Ölen medyum Elise’in tuhaf ve komik yardımcıları, Elise’in ölümündeki gizemi aydınlatması için Carl’ı buluyorlar. Böylece Elise’in ölümüyle ortaya çıkan “olayları çözebilecek paranormal güçleri olan kişi” boşluğu da başarıyla doldurulmuş oluyor. İlk filmin sonlarında kilit bir ayrıntı olarak ortay çıkan Josh’ın geçmişine dair hatırlamadığı olaylar, bu filmin olay örgüsünün içine başarıyla yerleştiriliyor. Bununla bağlantılı olarak, ilk filmde ufak bir rolü olan Josh’ın annesi Lorraine, öyküye bu kez daha kilit bir rol ile dahil oluyor. Carl, Lorraine ve medyum Elise’in iki yardımcısı olayın çözümünde, Lorraine’in geçmişi ile bağlantılı bir isme ulaşıyorlar…





James Wan, yine ilk filmdeki serinkanlı anlatımını genel anlamda korumaya çalışsa da burada daha bir stüdyo filmi havası olaya hakim oluyor. Bir yandan karışık bir entrika çözümlenmeye çalışılırken, diğer yandan da araya serpiştirilmiş “korkutucu anlar” izlemeye başlıyoruz. Bu da zaten yeterince karışık olan olay örgüsü ve karakterler zincirini takip etmeyi daha da yorucu hale getiriyor. Aynı zamanda korku sahnelerinin de, ilk filmin aksine, ana olay örgüsünden kopuk bir hal almalarına yol açıyor. İlk filmde, koma benzeri, fakat ne olduğu kesinlikle çözülemeyen bir uyku hali yaşayan çocuğun ailesinin, neler döndüğünü çözme çabaları içerisine eklemlenen korku sahneleri çok daha anlamlıyken buradakiler havada kalıyor ve böylece korkutucu olmaktan da uzaklaşıyorlar.  Ani sıçratma efekti ile bu durumu kurtarma çabaları ise tabii ki yetersiz kalıyor. Aynı zamanda filmin, ilk filmi seyretmemiş olanlar için hemen hemen hiçbir şey ifade etmeyeceğini de belirteyim. Zira ilk filme ait ipuçları verilmiş olsa da tam anlamıyla net bilgiler verilmiyor. Böyle olunca direkt bu filmi izleyecek bir izleyici için film, korkutucu sahnelerin arka arkaya dizildiği, kim ve neci  oldukları çok da önemsenmeyecek bir grup insanın koşuşturmacalarından ibaret bir hal alıyor. Bu da ilk filmi izlememiş olanların  özellikle aklında bulunsun.

Yine de bu kadar şikayetten sonra, filmin hiç de fena olmadığını, vizyonda izlediğimiz çoğu korku filminden daha eli yüzü düzgün bir havası olduğunu ekleyeyim. Ayrıca şimdiden bir klasik olma yolundaki ilk filmin -hiç değilse- olay örgüsüne, anlamlı parçalar ekleyebildiğini söylemek lazım. İlk filmde, başlarda çoğu erkek gibi, rasyonel hareket etmekte ısrarcı davranan, ancak bilimin hiçbir açıklama getiremediği olay karşısında giderek yelkenleri suya indirip, ailesini korumak için herşeyi göze alan bir babayı canlandıran Patrick Wilson, bu kez, tam tersi, ailesinin kaçmak zorunda olduğu bir adam rolünde filmin çoğunu geçiriyor. Bence bu yorumda da gayet başarılı. Bu filmde daha büyük olan rolünün altından başarıyla kalkan Barbara Hershey ile yine bu filmde daha fazla görünen ve göründükleri her anı eğlenceli hale getirmeyi başaran Elise’in yardımcıları Specs ve Tucker rolündeki Leigh Whannell ve Angus Sampson da akılda kalıcı performanslar çıkaran diğer isimler. Insidious: Chapter Two ilk filmin etkileyiciliğinin kıyısından geçmese bile, ilk filmi seven herkesin, çok büyük beklentiler içine girmeden, en azından olay örgüsündeki gelişmeleri takip etmek için bile keyifle seyredebileceği, ortalamanın altında kalmayan bir korku filmi…

Filmin Notu : 3 / 5




0 yorum:

Yorum Gönder