2011 yılında
izlediğimiz Insidious / Ruhlar Bölgesi,
son yıllarda sırtını iyice istismar sinemasına dayayan, korku/gerilim kulvarındaki
neredeyse hepsi birbirinin benzeri filmlerden ayrılan, bizi tekrar “saf korku
sineması” sularına götüren farklı bir film olarak hafızalarda yer etmişti. Bu
yıl içinde The Conjuring / Korku Seansı
ile de sinemalarımızda ağırladığımız ve bir kez daha takdir ettiğimiz James Wan, bu hafta Insidious’a çektiği devam filmiyle bir
kez daha vizyonda…
İkinci film, önemli bir “flashback” ile başlıyor. Daha sonra ise ilk filmin tam kaldığı yere
gidiyor ve oradan devam ediyoruz. Hatırlanacağı gibi ilk filmin sonunda Josh, oğlu Dalton’u “öteki taraf”tan
kurtarıp, geri dönmeyi başarmış, ancak medyum Elise’in esrarengiz ölümü ve Josh’ın tuhaf tavırları işlerin o
kadar da yolunda olmadığına dair bir sinyal olarak verilmişti. Olay örgüsü
buradan başlıyor ve genişleyerek ilerliyor. Ölen medyum Elise’in tuhaf ve komik
yardımcıları, Elise’in ölümündeki gizemi aydınlatması için Carl’ı buluyorlar. Böylece Elise’in ölümüyle ortaya çıkan “olayları
çözebilecek paranormal güçleri olan kişi” boşluğu da başarıyla doldurulmuş
oluyor. İlk filmin sonlarında kilit bir ayrıntı olarak ortay çıkan Josh’ın
geçmişine dair hatırlamadığı olaylar, bu filmin olay örgüsünün içine başarıyla
yerleştiriliyor. Bununla bağlantılı olarak, ilk filmde ufak bir rolü olan Josh’ın annesi Lorraine, öyküye bu kez
daha kilit bir rol ile dahil oluyor. Carl, Lorraine ve medyum Elise’in iki
yardımcısı olayın çözümünde, Lorraine’in geçmişi ile bağlantılı bir isme
ulaşıyorlar…
James Wan, yine ilk filmdeki serinkanlı anlatımını genel
anlamda korumaya çalışsa da burada daha bir stüdyo filmi havası olaya hakim
oluyor. Bir yandan karışık bir entrika çözümlenmeye çalışılırken, diğer yandan
da araya serpiştirilmiş “korkutucu anlar”
izlemeye başlıyoruz. Bu da zaten yeterince karışık olan olay örgüsü ve
karakterler zincirini takip etmeyi daha da yorucu hale getiriyor. Aynı zamanda
korku sahnelerinin de, ilk filmin aksine, ana olay örgüsünden kopuk bir hal
almalarına yol açıyor. İlk filmde, koma benzeri, fakat ne olduğu kesinlikle
çözülemeyen bir uyku hali yaşayan çocuğun ailesinin, neler döndüğünü çözme
çabaları içerisine eklemlenen korku sahneleri çok daha anlamlıyken buradakiler
havada kalıyor ve böylece korkutucu olmaktan da uzaklaşıyorlar. Ani sıçratma efekti ile bu durumu kurtarma
çabaları ise tabii ki yetersiz kalıyor. Aynı zamanda filmin, ilk filmi
seyretmemiş olanlar için hemen hemen hiçbir şey ifade etmeyeceğini de
belirteyim. Zira ilk filme ait ipuçları verilmiş olsa da tam anlamıyla net
bilgiler verilmiyor. Böyle olunca direkt bu filmi izleyecek bir izleyici için
film, korkutucu sahnelerin arka arkaya dizildiği, kim ve neci oldukları çok da önemsenmeyecek bir grup
insanın koşuşturmacalarından ibaret bir hal alıyor. Bu da ilk filmi izlememiş
olanların özellikle aklında bulunsun.
Yine de bu kadar şikayetten sonra, filmin hiç de fena
olmadığını, vizyonda izlediğimiz çoğu korku filminden daha eli yüzü düzgün bir
havası olduğunu ekleyeyim. Ayrıca şimdiden bir klasik olma yolundaki ilk filmin
-hiç değilse- olay örgüsüne, anlamlı parçalar ekleyebildiğini söylemek lazım.
İlk filmde, başlarda çoğu erkek gibi, rasyonel hareket etmekte ısrarcı
davranan, ancak bilimin hiçbir açıklama getiremediği olay karşısında giderek
yelkenleri suya indirip, ailesini korumak için herşeyi göze alan bir babayı
canlandıran Patrick Wilson, bu kez,
tam tersi, ailesinin kaçmak zorunda olduğu bir adam rolünde filmin çoğunu
geçiriyor. Bence bu yorumda da gayet başarılı. Bu filmde daha büyük olan
rolünün altından başarıyla kalkan Barbara
Hershey ile yine bu filmde daha fazla görünen ve göründükleri her anı
eğlenceli hale getirmeyi başaran Elise’in yardımcıları Specs ve Tucker
rolündeki Leigh Whannell ve Angus Sampson da akılda kalıcı
performanslar çıkaran diğer isimler. Insidious:
Chapter Two ilk filmin etkileyiciliğinin kıyısından geçmese bile, ilk filmi
seven herkesin, çok büyük beklentiler içine girmeden, en azından olay
örgüsündeki gelişmeleri takip etmek için bile keyifle seyredebileceği,
ortalamanın altında kalmayan bir korku filmi…
Filmin Notu : 3 / 5
0 yorum:
Yorum Gönder