28 Şubat 2024 Çarşamba

Roter Himmel : "Ruhu Saran Alevler"

     





        Geçen yılın önemli filmlerinden Christian Petzold imzalı Roter Himmel / Kızıl Gökyüzü, aynı zamanda yönetmenin doğal elementleri ele aldığı üçlemenin ikinci halkasını oluşturuyor. Deniz kıyısında küçük bir tatil evi filmimizin ana mekanı. Ana karakter Leon ve arkadaşı Felix ile filmin hemen başındaki otomobil yolculuğunda tanışıyor ve birlikte sözünü ettiğimiz eve ulaşıyoruz.


Petzold, hemen başlardan Leon'un huysuz, tedirgin hallerini bize gösteriyor. Ama karakterlerini tam anlamıyla tanıtmak ve öykü düzlemini kurmakta işi son derece ağırdan alıyor. Bir roman gibi yavaş yavaş açılan bir şekilde dünyasını kuruyor. Başlarda Leon'un başkarakter olduğu bir filmi izlemenin çok sıkıcı olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü Felix ya da öyküye zamanla dahil olan Nadja başta olmak üzere diğer tüm karakterler Leon'dan çok daha fazla eğlence vaat ediyorlar. Ancak zamanla Petzold'un asıl derdinin tam da bu nokta üzerine olduğunu anlıyoruz. Romanı Club Sandwich'i yayınevine göndermiş ve haber beklemekte olan bir yazar Leon. İnsanlarla kolay diyalog kuramayan biri olmasının dışında etrafındaki insanların kolay diyalog kurabilmeleri ve hatta mutlu görünmelerinin de onu apaçık şekilde rahatsız ettiğini görüyoruz. Leon'un kimi çocukluk travmalarını aşmayı başaramamış, eksikliklerini kibirli ve huysuz tavrıyla saklamaya çalışarak karizmatik görünme çabasında biri olduğunu seziyoruz. Bu noktada Nadja ile tanışması ve zaman geçirdiği bölümler filmin en ilgi çekici yanlarını oluşturuyor. Nadja ile tanışmasının hemen sonrasından itibaren Leon'un ondan hoşlandığını seziyoruz ancak bunu da açıkça gösterebilecek bir duruşu yok. Nadja ise onun çocuksu tarafını hemen anlıyor ve ona buna uygun yaklaşıyor. Kitabın taslağını okuttuğu Nadja'nın kitabı beğenmediğini söylemesinden sonra ona hakarete varacak ifadelerle kendini beğenmiş bir yaklaşım gösterdiğinde, o ana kadar karakteri tanımış biri olarak, aslında Nadja'nın onun için çok önemli bir olduğunu iyice anlıyoruz. Tabii bu tartışma aralarını açıyor ve işlerin beklediğimiz yakınlık noktasına gitmesini geciktiriyor. Tam tüm duygularını ifade ettiği sırada yavaş yavaş yaklaşmakta olduğunu sezdiğimiz trajedi ortaya çıkıyor.


Petzold, Huysuz, kasıntı ve herşeyi fazla ciddiye alan Leon'un hayatta neyin önemli olacağının, yani duyguların, sevginin, eğlenceli vakit geçirebilmenin, içgüdülerimizin peşinden gitmenin önemini anlaması için bir metafor olarak ormandan yaklaşmakta olan "yangın"ı kullanıyor. Yangın aslında Leon'un içinde belki de. Ruhunu alevler sarmak üzere ama hiçbir şeyin farkında değil genç adam. Biraz olsun anlamaya başlayabilmesi için gerçek bir "yangın"a ihtiyacı var. Film boyu peşine düştüğümüz çok da sevimli olmayan bu genç adamı ağır ama emin adımlarla tam olarak tanıdığımızda tüm bunları da içimizde anlamlandırmak daha kolay oluyor.


                             


Kızıl Gökyüzü, aslında öykü düzlemi olarak Petzold'un diğer filmlerine de pek benzemeyen bir iş. Petzold'un kişisel hikayeler anlatmalarının yanı sıra politik/tarihi alt düzleme de oturan filmlerinin yanında Kızıl Gökyüzü'nün çok daha kişisel ve küçük bir öykü olduğu söylenebilir. Ancak ağır ağır öylesine güçleniyor ki film, etkisinin uzun süre geçmediğini söylemek mümkün. Sıradışı bir karakterin, sevgi karşısında yavaş yavaş yumuşaması gibi bir klişe şablona filmi asla indirgemiyor Petzold. Baştan sona Leon'da çok büyük değişimler olmuyor. Hatta onun tam manasıyla hiçbir zaman iyileşemeyecek bir karakter olduğunun da kısmen farkındayız ama onun herşeye biraz olsun farklı bakabilmesinin mümkün olabileceğini,sadece aşk değil yaşanan trajik olaylar neticesinde de anlıyoruz.


Leon'u oynayan genç oyuncu Thomas Schubert, karakterin iç dünyasını çok derinden kavradığını gösteren bir oyunculuk gösteriyor. Bence çok başarılı. Bunun dışında Nadja'da Paula Beer da iyi. Christian Petzold'un gittikçe ismini günümüzün en önemli Avrupalı auterları arasına yazdırdığını düşünüyorum. Her filminde belli bir düzlemi korumakla birlikte yeni şeyler denemekten de çekinmiyor. Bize de kendisini ilgiyle izlemeye devam etmek düşüyor. Roter Himmel / Kızıl Gökyüzü ise bence 2023'ün en iyilerinden biri.


Filme Puanım : 7,5/10


0 yorum:

Yorum Gönder