UYARI : Bu yazı, filmin öykü gelişimindeki bazı sürprizler hakkında ipucu verebilir. Bu yüzden film izlendikten sonra okunması tavsiye edilir.
Chan Wook Park'ın son filmi Decision To Leave / Ayrılık Kararı geçtiğimiz günlerde MUBI'de gösterime girdi. Film, bir cinayet masası dedektifi olan Hae-Jun ve tırmanış sırasında hayatını kaybeden bir adamın eşi olarak onun hayatına giren Song-seo Rae'yi merkeze alıyor.
Bir çeşit uykusuzluktan muzdarip dedektifimiz söz konusu olayın çözümünü gittikçe takıntı haline getiriyor ve kadını gece gündüz izlemeye başlıyor. Bir noktadan sonra önündeki diğer dosyaları ihmal edip tüm konsantrasyonunu da buraya vermeye başlayınca kadına olan ilgisini iyice hissetmeye başlıyoruz. Aynı zamanda evli olan Hae-Jun, Busan'da görev yaparken eşi ise İpo'da yaşıyor ve birbirlerini sadece hafta sonlarında görüyorlar. Hae-Jun yavaş yavaş kendini gizemli Song-seo Rae'ye kaptırırken izleyici olarak bizler ise sonuna kadar kadına güvenmekle güvenmemek arasında gidip geliyoruz.
Zira Song-seo Rae, tipik bir kara film öyküsü gibi başlayan filmin açık bir şekilde "femme fatale"i olarak bize sunuluyor. Kocasının "intiharı" olayında şüpheli bir durumu var ve Hae- Jun ile ilgili de planları olabileceğini bize düşündürüyor. Durum ancak sonlara doğru netleşiyor ve filmin deniz kenarındaki o olağanüstü finaline ulaşıyoruz. Bu noktaya kadar Chan-Wook Park, her zamanki gibi orjinal öyküsünü, orjinal yöntemlerle anlatıyor. Kimi kilit noktalarda zaman içinde ileri-geri gidip gelmeler kullanıyor. Zaman zaman telefon ekranı, bir balığın içi gibi yerlerden dışarıyı gördüğümüz değişik çekimlere imza atıyor. Yönetmen olarak kendisini hiçbir zaman unutturmuyor. Yine herşeyin merkez noktasında öykü var. Her zamanki gibi öyküsüne güveniyor. Ancak biçimciliği de arka plana atmıyor. Yeri geldiğinde varlığını hemen hissettiriyor.
Ayrılık Kararı, her zamanki Chan-Wook Park filmleri gibi bir şekilde türler arasında gezinip kendi yolunu bulup akıp giden bir film. Bunu öyle doğal bir şekilde yapabiliyor ki izlerken yer yer film çekmenin çok olay bir iş olduğunu düşünmeniz olası. Bu da Chan-Wook Park'ın alametifarikası. Buna rağmen Ayrılık Kararı'nı berrak bir zihinle izlemenizi öneririm. Zira yorgun bir günün akşamında izlenildiğinde anlık dalıp gitmeler bile size birçok şeyi kaçırtabilir. Çünkü zaman içindeki sıçramalar dikkat dağınıklığı yaşayan bir izleyici için zaman zaman yorucu olabilir.
Film, çoğu Chan-Wook Park filmi gibi unutulmaz anlardan bolca içeriyor. Final sahnesinin estetik kalitesi ve duygu yoğunluğunu unutmak mümkün değil. Aynı şekilde Hae-Jun'un zihninde geçen ve ilk cinayetin çözümlendiği sahneyi de kolay kolay unutacağımı sanmıyorum.
Özellikle Song-seo Rae'nin İpo'ya taşınıp yeni kocası ile birlikte Hae-Jun ve karısı ile karşılaştıkları sahnede film başka bir boyuta geçiyor. Aslında Song-seo Rae ile ilgili şüphelerimiz halen sürüyor ancak filmin duygusal tonunun hafiften değişmeye başladığını seziyoruz. Bu noktadan sonra ise sonlara doğru filmin aşk filmi yönü iyice açığa çıkıyor. Song-seo Rae'nin "Beni sevdiğini söylediğinde senin aşkın bitti ve benimki başladı" dediği, Hae-Jun'un ise "Bunu ne zaman söyledim ki?" dediği sahne "kadın ve erkek aşkı" hakkında söylenebilecek ne varsa anlatıyor denilebilir. Neticede erkek için öncelikli nokta elde etmek ve sahip olmak iken kadının aşkı ise ancak tam olarak güvendiğinde, yani erkeğin aşkını gördüğünde başlıyor. Dolayısı ile bir orta noktada buluşmaları pek kolay olmuyor. İpo'daki karşılaşmaları ve ikinci ölümden sonra Hae-Jun'un tavrının ve duygularının ilk baştakine göre biraz daha değişmiş olduğunu sezmek zor değil.
Son noktada, bugüne kadarki hiçbir filminde hayal kırıklığı yaşamadığım (belki ABD'de çektiği Stoker ufak çaplı bir hayal kırıklığı sayılabilir) Chan-Wook Park, mükemmel filmlerine bir yenisini daha ekliyor. Gönül rahatlığıyla yönetmenin sinemasını seven ya da yeniliklere açık tüm sinemaseverlere tavsiye edebilirim
Not : 8,5/10
0 yorum:
Yorum Gönder