Christoffer Boe, yönetmenlik kariyerine hızlı giriş yapan isimlerden biri. Özellikle 2000'lerin başlarındaki ilk iki filmi Reconstruction ve Allegro ile genç ve heyecan verici bir yönetmen olarak tanımlanmış ve filmleri mera, durkla beklenir hale gelmişti. Devamını beklendiği kadar iyi getirdiğini söyleyemeyiz belki ama son filmi Bir Tutam Açlık / Smagen Af Sult ile epey konuşulduğundan bahsedebiliriz.
Bir Tutam Açlık, usta şef Carsten ve yemek konusunda uzman Maggi'nin açtıkları restoranda yemek yaptıkları bir sahne ile başlıyor. İkili Michelin yıldızını almayı kafalarına takmış ve kendilerini işlerine tamamı ile vermiş durumdalar. İş dünyasındaki hırslarının yanı sıra sürdürdükleri bir evliliğe ve iki çocuğa da sahipler. Senaryo bizi hikayenin orta yerine atarak başlatmayı tercih ederken ilerleyen bölümde çiftin ilk tanışmalarına kadar götürüyor. Christoffer Boe'nun, ilk dönemindeki gösterişli ve kendini kanıtlamaya çalışan heyecanlı yönetmenlik tarzı yerine daha ağırbaşlı bir tavır takındığını söyleyebiliriz. Yine görüntülerin dilinden iyi anlayan, etkili bir görsel atmosfer kuran ancak hikaye anlatımında ya da kurguda çok fazla numaralara girmeyen bir tavır bu. Sadece anlatmak istediğini görsel olarak iyi kurulmuş bir hikaye içinde anlatmakla ilgilendiğini söyleyebiliriz.
Film bence sistem içinde var olmaya çalışan, hep daha fazlasını istemenin getirdiği hırsları içinde duracakları noktayı şaşıran, ilişkilerinin, aşklarının, ailenin ve çocuklarının her şeyden önce gelmesi gerektiğini unutan bir çiftin içine düştüğü çıkmazları anlatıyor. Bunu yaparken yer yer etkileyici olabiliyor. Ancak bana kalırsa yer yer dağılıyor. Söz gelimi aldatma hikayesine bence fazla yer ayırıyor. Bir noktadan sonra filmin, evliliğinin içinde boğulan kadının aldatma hikayesine dönüştüğü, diğer kısımların çok arka planda söyleyebilirim. Bunun filmin ana fikri olarak seçildiği belli olan noktayı filmin önemli kısmında geri planda bırakması itibarı ile yanlış tercih olduğunu düşünüyorum.
Öykü içinde Carsten kendini işe fazla kaptırırken, Maggi ise bunalımını atmanın yollarını dışarıda arıyor. Tabii bunun çocuklara, bilhassa Chloe'ye verdiği zararı çok geç farkedebiliyorlar. Farkına vardıklarında iş işten geçmiş görünüyor. Ama Christoffer Boe tam da bu noktada iyimser bir tavır takınarak "her zaman ikinci bir şans vardır" noktasına evriliyor denilebilir. Tam bir kurtuluş tablosu çizmese de filmin finali itibarı ile çoğu Boe filmine kıyasla fazla iyimser olduğu iddia edilebilir. Christoffer Boe'nun aslen Avrupa usülü bir aile filmine imza attığı bile söylenebilir. Yine de filmin genelinde yani finale kadar geldiğimiz bölümde hüzün duygusunun hakim olduğu gerçeğini yadsıyamayız.
Oyunculukları başta Maggi rolündeki Katrine Greis-Rosenthal olmak üzere beğendiğimi söyleyebilirim. Nikolaj Coster-Waldau'nun da filmin en tanınmış ismi olarak Carsten rolünde filme kalite getirdiğini düşünüyorum. Eksik gedik noktaları fazla olsa da Bir Tutam Açlık bence yönetmen ve oyuncu performansları ile baştan sona sıkılmadan kendini izletmeyi başarıyor. Ama herşey bitip geriye baktığımızda belirttiğim yönler itibarı ile bir parça olmamışlık hissi de bırakıyor. Yine de izleyip kendi kararınızı vermeniz açısından tavsiye edeceğim bir film.Vizyonda kaçıranlar için şu dönemde BeinConnect'te seyredilebilir.
Filme Puanım : 6 / 10
0 yorum:
Yorum Gönder