23 Ağustos 2021 Pazartesi

Old (2021)

 



    M. Night Shyamalan son dönemde genelde vasatı aşamayan filmler çekse de kariyerinin başlarındaki işleri ile nazarımızda kendisine öyle bir kredi elde etmişti ki halen her filmini ciddi beklenti ile beklediğimiz bir isim olma özelliğini koruyor. Yeni filmi Old da ilginç öyküsü ile dikkat çekiyor...


 


    Old'da tropik bir tatile çıkan bir aile ile tanışıyoruz. Aslen ailede anne ve babanın ilişkileri pek iyi gitmiyor ve ayrılığın eşiğindeler. Kaldıkları otelin görevlisinin, sadece özel ve sevdiği müşterilere keyifli bir gün geçirme fırsatını verdiklerini söylediği plaja gitmeyi hemen kabul eden aile fertleri, kısa bir süre sonra plajda herkesin hızlı bir şekilde yaşlandığını farkediyor ve oradan çıkıp otele geri dönmek için var güçleriyle çalışmaya başlıyor. Tabii plajda yanlarında iki aile daha var. Bir de plajda gördükleri bir rap şarkıcısı.


    Shyamalan'ın yönetmenliği filmin akıcılık konusunda çok sıkıntı yaşamamasını sağlıyor. Yönetmen, bir şekilde seyirciyi oyalayacak, filme bağlayacak bir anlatım tutturmayı iyi beceriyor. Birkaç iyi çekilmiş gerilim sahnesi de var. Ancak özünde olup bitenleri biz de karakterlerle birlikte çaresizce izliyoruz. Zira çözüm üretilmeyecek bir durum söz konusu ve tüm karakterler hızlı bir şekilde bir sona doğru ilerliyorlar. Çıkış umudu filmin ancak en son bölümüne doğru beliriyor ki o ana kadarki kısımlar filmin çok uzun olmayan süresine karşın insana biraz fazla uzun geliyor. Çünkü bir kısa film ile çok kolay anlatılabilecek birşeyi tekrar tekrar ve uzatılmış bir şekilde izlediğimiz hissine kapılıyoruz. 


    Bu noktada Shyamalan karakterler arası ilişkileri ön plana alarak izleyiciyi filme bağlamaya çalışıyor. Gerçek hayatta kariyeri ve konumunu korumak için kendini baskıladığını hissettiğimiz,  cerrah Charles, çıkış olmadığını hissettiği plajda kontrolü kaybetmeye başlıyor. Charles'ın güzelliğini ve dış görünümünü herşeyden önde tutan eşi Chrystal da devreye giriyor ve hem aralarındaki hem diğerleri ile olan çatışmaları ile bu ikili filmi sürüklemeye çalışıyorlar. Patricia ve Jarin ise sonuna kadar mücadeleyi sürdüren daha mantıklı ve aklı başında bir çift olarak önümüze geliyorlar. Rap şarkıcısı karakteri de başlarda öyküyü sürüklüyor. Ancak tüm bu karakterler ve aralarındaki ilişkiler bence filmin finalini de gördükten sonra, çok da anlamlı bir zemine oturmuyor. Daha çok sadece filmi sürüklemek, öykünün çözümü ile ilgili şüphe uyandırmak gibi amaçlarla filme eklemlenmiş gibi eğreti duruyorlar.


                       


    Sürprizleri açık etmemek için çok detaylı anlatamayacağım final ise belli konularda eleştirel bir tavra sahip gibi görünerek anlamlı bir noktaya oturuyor ama filmin geri kalanı ile çok da iyi bütünleştiğini düşünmüyorum. Shyamalan bütün filmi daha çok basit bir gerilim hikayesi gibi kurup finalde ise eleştirel hatta politik bir tavır takınıyor. Kendi adıma Rufus Sewell haricindeki oyunculuklardan da çok keyif alamadım. Senaryonun altmetinsel derinlikten yoksun oluşunun oyunculuklarında aleyhine işlediğini düşünüyorum.


     Filmi Shyamalan filmlerinden en çok The Happening ile karşılaştırabilirim. Orada da bir cümle ile özetlenebilecek bir gizeme sahip öykü vardı. O film de altmetinsel olarak çok derinleşemiyor ve eninde sonunda "Sevgi herşeyin üstesinden" gelir gibi bir noktaya bağlanıyordu. Orada da evliliklerindeki sorunu aşmaya çalışan bir çift vardı ve diğer taraftan bir felaket ile baş etmeye çalışıyorlardı. Ancak The Happening hiç değilse ortaya attığı gizemin ve gerilimin hakkını veriyor, son ana kadar soluksuz kendini  izletiyordu. Burada kısa bir girişten sonra daha çok olan biteni çaresizce izlemek durumunda kaldığımızdan olsa gerek filmin hissedilen süresi de başta da söylediğim gibi bana biraz fazla geldi.


    Shyamalan halen her filmini beklediğimiz ve "bu defa olmuştur belki" diye düşünmekten muhtemelen bir süre daha vazgeçmeyeceğimiz bir yönetmen. Umarım bir gün tekrar iyi filmlerle karşımıza gelmeye başlar.


Filme Puanım : 5 / 10


0 yorum:

Yorum Gönder