Pek çok süper kahramanı biraraya getiren The Avengers’ın ilk bölümü 2012’de gösterime girmiş, hem gişede hem de eleştirel anlamda başarılı olmuştu. Serinin bu hafta gösterime giren ikinci bölümü de bence yeterince ilgi çekici...
Herşeyden önce
yeterince ilgi çekici bir öyküsü var. Hatırlanacağı gibi ilk filmin temel kötü
adamı Loki idi. Bu kez onun asasını kullanan Tony Stark / Iron Man, Bruce
Banner / Hulk’tan da yardım alarak küresel bir savunma programı geliştirmek
istiyor. Ancak bu sırada ortaya çıkan yapay zeka Ultron ise, insanlığın yok
edilmesi gerektiğini düşünüyor ve bu yönde harekete geçiyor. Bunun sonucunda insanlığı kurtarma görevi
tabii yine Avengers ekibine düşüyor...
Savaşları sona erdirmek
üzere tasarlanan bir projenin sonucunda ortaya, tam tersi, savaş başlatan bir
yapay zeka çıkması filme şüphesiz güncel bir politik alt metin kazandırıyor. Bu
metnin onca hengamenin arasında bir yandan akmaya devam ettiğini
söyleyebiliriz. Joss Whedon’ın senaryosu bu anlamda derinlikli ve başarılı.
Üstelik uzun süresi ve tüm aksiyonuna rağmen film, bu politik altmetnin de
etkisiyle bütün olarak bakıldığında ağırbaşlı bir duruşa sahip, incelikli bir
iş. Bunları Joss Whedon’ın artı hanesine ekleyebiliriz...
The Avengers
serisinin en ilginç yönü bence karakterlerin iç dünyalarını anlatma konusundaki
titizliği. Bu konuda ilk filmde Bruce Banner / Hulk’un en ayrıntılı ve
etkileyici şekilde işlenen karakter olduğunu düşünüyorum. Bu filmde ise,
ortadaki savunma projesinin mimarı olmasıyla Tony Stark / Iron Man öne çıkıyor.
Güce dönüşen zekası ve kibri ile tam bir “süper
güç” gibi görünen Iron Man, filmin politik altmetninin de temel
direğini oluşturuyor. Tabii yine entelektüel birikimi yüksek bir bilim adamı
ile içindeki sinirli ve azgın hayvan arasında sıkışıp kalan Iron Man de öykü
içinde önemli yer tutuyor. Bu kez Black Widow ile olan ilişkisi öyküde önemli
yer tutuyor. Black Widow, Banner’ın “sinirlerine” nerede hakim olup olmaması
gerektiği noktasında kendisinin en önemli yardımcısı olma görevini üstleniyor. Ayrıca
aralarındaki aşk da öyküyü belli noktalarda ayakta tutuyor. Yeni karakterlerden
Maximoff İkizleri de öykü açısından kilit görev üstleniyorlar. Gerek “zihin
kontrolü” gerekse sondaki değişimleri öykü açısından oldukça önemli ve anlamlı.
İlk filmi ve karakterlerin kendi filmlerini izlemiş olmanın da bu film
açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Zira karakterlerin psikolojilerine
önemli yer ayrılsa da olaya tam anlamıyla vakıf olabilmek için karakterlerin
tüm filmlerinin de izlenmiş olmasının önemli olduğu kanaatindeyim...
Filmin tüm
ağırbaşlılıkla aksiyonu harmanlayan incelikli anlatımına rağmen bir parça
yorucu olduğunu düşünüyorum. 2,5 saatlik süre biraz fazla uzun gelip sarkmalara
yol açıyor denilebilir. Bu açıdan, yani ilgiyi ayakta tutma anlamındaki sıkıntı
nedeniyle film, bence ilk filmin bir parça gerisinde kalıyor. Ancak bütün olarak
bakıldığında seriyi Ultron gibi derinlikli bir kötü adam ve iyi yazılmış bir
öyküyle yeterince iyi şekilde devam ettirdiğini düşünüyorum. Kendi adıma 2018’de
gelecek sıradaki filmi merakla beklemem için yeterli etkiyi yaratan bir film
olması nedeniyle The Avengers: Age Of Ultron’u sevdiğimi söyleyebilirim. Zira
bir devam filminden beklenecek önemli şeylerden birini başardığını
söyleyebiliriz...
Değerlendirme : 3
/ 4
0 yorum:
Yorum Gönder