24 Mart 2024 Pazar

All Of Us Strangers : "Hiç Geçmeyecek Yabancılık Hissi"

    





    


Önemli Not: Bu yazı filmin kimi sürprizlerini ele verebileceğinden, film izlenmeden önce okunması tavsiye olunmaz.

Geçtiğimiz yılın en çok beğenilen filmlerinden All Of Us Strangers, ülkemizde vizyonu pas geçerek Disney+'ta geçen çarşamba günü itibarı ile gösterime girdi. 45 Years, Lean On Pete, Weekend gibi filmleri ile dikkat çeken yönetmen Andrew Haigh, Taichi Yamada'nın Strangers isimli romanından senaryoya uyarladığı filmde fantezi ve gerçekliği iç içe geçirdiği farklı bir öykü ile karşımıza geliyor. 


Film, yüksek katlı bir binadaki dairesinde, herkesten izole bir hayat süren yazar Adam'ın gündelik hayat rutinlerinden görüntüler ile açılıyor. Ailesi hakkında bir roman yazmaya çalıştığını ama ilerleyemediğini de bu bölümlerde görüyoruz. Yapayalnız bir yaşam süren, dışarıya adım atmaktan dahi neredeyse kaçınan Adam, bir şekilde aynı binada yaşayan Harry ile tanışıyor. Harry'nin içeri gelme teklifini geri çevirip dışarı çıktığında, yazmaya çalıştığı kitap için araştırma amacıyla çocukluğunun geçtiği bölgeye de gidiyor. Burada dışarıda yıllar önce kaybettiği babasını görüyor ve aile evine davet alıyor. Gittiğinde yıllar önce ölmüş annesi ve babası tüm çocukluğunun geçtiği evde onu karşılıyorlar. Üstelik her ikisini de geçmişteki halleriyle karşısında buluyor. Bu noktadan sonra da film iki koldan akmaya başlıyor. Bir tarafta evinde Harry ile gelişmeye başlayan ilişkileri, bir tarafta ise arada kaçamak yaparak aile evine yaptığı fantastik ziyaretler ile film ilerliyor.


Andrew Haigh'in senaryosu her türlü aşırılıktan uzak duruyor. Filmin temelde melodrama çok yatkın görünen bir öyküsü var. Adam'ın yaşadığı aile trajedisi, yaşayamadığı çocukluğu ve ailesini tekrardan karşısında bulmasıyla geçmişe duyduğu özlemi duygusal tonu çok yüksek bir şekilde anlatırken aynı zamanda ağdalı bir melodrama dönüşmekten de bir o kadar uzak tutuyor filmini Haigh. Temelde ana karakter Adam'ın darmadağın ruh halinin kıyılarında geziniyoruz. Harry ile dairesindeki buluşmalarında birbirlerini yakından tanırlarken biz de onlara dair birşeyler öğreniyoruz. Ama Adam'ın ruh halinin tamamlayıcısı şüphesiz anne ve babası ile geçirdiği vakitler oluyor bizim için. Orada geçmiş eksikliklerini, onu bugünkü ruh haline taşıyan eksikleri anlıyoruz. Bugünde geçen anlarda ise ağırlıkla dairesinde Harry ile vakit geçirmelerini izliyoruz. Burada iki eşcinsel olarak yaşadıkları zorluklardan bahsettikleri anlar da filme başka bir güçlü "alan" açıyor. Film oradan da akmaya başlıyor. 



                            


Filmin en etkileyici anlarından biri de, geçmişte yaşanamayan bir an üzerinden kuruluyor. Eşcinsel kimliğini önce annesi, sonra da babası ile konuşan Adam, aslında hiç yaşanamayan ve hep "olsaydı nasıl olurdu" dediği anlardan birini yaşıyor bu fantezi dünyasında. Buradan hareket ederek yavaş yavaş aslında Harry ile olan ilişkisi dahil tüm hikayenin gerçekliğini sorgulamaya başlıyoruz. Film, finale kadar bu konuda net cevaplar vermiyor. Farklı okumalara açık bir yapı kurup son kararı bize bırakmayı tercih ediyor. Aslında ailesi ile olan ilişkisinin fantastik bir düzlemde geliştiğini zaten yaşananlar itibarı ile net olarak biliyoruz ancak Harry ile olan ilişkisinde bir belirsizlik seziyoruz ve finale kadar burası netleşmiyor.


Kendi adıma filmin Adam başta olmak üzere Harry'nin karmaşık iç dünyalarını özenle bize açtığı yapısını çok beğendim. Baştan sona çok büyük bir ilgiyle takip ettiğimi söylemeliyim. Özellikle ailesiyle olan ilişkilerini içeren kısımları çok etkileyici buldum. Ortalardan itibaren Adam'ın ailesi ile olan ilişkisi ön plana çıkmışken,Harry ile olan durumun netleşmesi için finale kadar beklemememiz gerekiyor. Aslında finalde de kesin cevaplar alamıyoruz ama net bir çözüm anahtarı buluyoruz denebilir. Kendi adıma Harry ile ilişkilerinin nin fantezi mi gerçek mi olduğu konusunda bir çözüme hiç girilmeyen mütevazi bir finali bu filme daha çok yakıştırırdım ama bu finalin de kendi içinde tutarlı olduğunu söyleyebilirim.


Adam karakterinde Andrew Scott bence çok iyi performans vermiş. Son dönemlerin yükselen yıldızı Paul Mescal de Harry'de gayet başarılı. İki oyuncu filmi sürükleyip götürüyorlar denebilir. All Of Us Strangers'ı baştan sona büyük ilgiyle izledim. Andrew Haigh'in çok güçlü bir sinema duygusu yarattığını düşünüyorum.Filmin melankolik havası daha ilk anlardan bizi alıp götürüyor. Daha sonra aile içi ilişkiler kısmı giriyor ki bu da filme çok güçlü bir duygusallık getiriyor. Buradan da filmi ağlak bir havaya sokmadan ölçülü bir şekilde ama çok güçlü bir duygusallıkla çıkarıyor Haigh. Bu anlamda başardığı az şey değil. All Of Us Strangers, yılın önemli filmlerinden biri.


Filme Puanım : 7.5 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder