23 Haziran 2015 Salı

Kuzu




Kutluğ Ataman’ın Altın Portakal ödüllü son filmi Kuzu, uzun bir ertelenme sürecinden sonra nihayet vizyona girebildi. Film, Erzincan’ın bir köyünde geçen farklı bir öykü anlatıyor...


Köyün fakir ailelerinden birinin hanımı olan Medine, oğlu Mert’in sünneti için büyük bir eğlence planlamaktadır.  Bunun için de tandırda pişirmek üzere bir kuzuya ihtiyaçları vardır. Bu konuda umursamaz bir tavır içerisinde olann babası İsmail ise şehre gelen şarkıcıya kendine kaptırır. Bu sırada Mert ise eğer kuzu bulamazlarsa babasının kendisini keseceğini ona söyleyen ablası Vicdan’dan etkilenerek kendisini kurtarmak için bir kuzu aramaya başlamıştır...

Kuzu’nun herşeyden önce, bir yandan çok tanıdık gelen ama aslında oldukça orjinal bir öyküsü var. Kutluğ Ataman, öykünün içerisine bilindik klişeleri de başarıyla yediriyor. Bu klişeleri filmin tonunu bir anda değiştirecek şekilde vererek filmin bayağılaşmasının önüne de geçmesini biliyor. Örneğin özellikle ortadan sonra öykü acıklı bir noktaya doğru yol alır gibi alıyor. Ama Ataman’ın yerinde müdahaleleri filmin eğlenceli tarafını da hiç kaybetmeden finale kadar ulaşmasını sağlıyor. Özellikle Mert ve Vicdan karakterleri, küçük oyuncuların da başarısıyla, filmin mizah yükünü başarıyla sırtlanıyorlar.

Kuzu, temel olarak erkek egemen bir dünyanın içerisinde var olmaya çalışan kadınların öyküsünü anlatıyor. En  küçük Vicdan’dan başlayarak, annesi Medine, Medine’nin annesi ve şarkıcı kadın gibi başlıca kadın karakterlerin tamamı güçlü, ne istediklerini ve nasıl elde edeceklerini bilen, mücadele ruhu yüksek karakterler. Erkekler ise daha “her yöne gidebilecek” tipte karakterler. Sözgelimi İsmail, evde karısı ve çocuklarının isteklerini yerine getirme konusunda son derece ağırdan alırken, iş arkadaşlarının oyununa kolayca gelip, tüm maaşını bir gecede bir kadına kaptırabiliyor. Hatta kendisini gittikçe kaptırarak hatasını yineliyor da. Köyün muhtarı ve sünnetçinin de benzer zaafları ve tutarsızlıkları mevcut...



Özellikle sonlara doğru filmin masalsı atmosferi de ön plana çıkıyor. Gerçekçi bir dünyanın içerisine başarıyla yedirilmiş bir masalsılık bu. Örneğin filmin, finalden hemen önceki “kesilme” durumuna izleyeni bir an gerçekten inandırması da bu masalsı gerçekçiliğin başarısı. Tabii bir diğer başarısı da köy atmosferini çok iyi yansıtması. Erzincan’dan karlı bir köyün atmosferinin, hikayenin tüm o mizah anlayışı ve masalsılığının yanında gerçekçiliğini koruyor oluşuna katkısı çok büyük. Elbette çocuk oyuncular başta olmak üzere hemen tüm oyuncu kadrosunun da iyi performans çıkardıklarının altını çizmek gerek...


Son noktada Kuzu’nun iyi yazılıp, iyi çekilen bir film olduğunu ve mutlaka görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Aya Seyahat’in vizyon göremediğini de düşünürsek İki Genç Kız’dan tam on yıl sonra sinemada bir Kutluğ Ataman filmi izleme şansını da kaçırmamak gerekir. Kuzu, gönül rahatlığıyla herkese tavsiye edilebilecek tarzda bir film...


Değerlendirme: 3 / 4



0 yorum:

Yorum Gönder