8 Ekim 2012 Pazartesi

Araf (2012)



Yeşim Ustaoğlu'nun yönettiği Araf malum, sezonun beklenen yapımlarından biri idi. Ustaoğlu'nun filmi, dev bir benzin istasyonunda çalışan iki gencin öyküsünü merkeze alıyor...


Ustaoğlu, özellikle filmin ilk yarısında mükemmele yakın bir atmosfer kuruyor ve son derece gerçekçi gözlem ve tespitlerle önümüze geliyor. Alt sınıftan gelen bu gençler, taşradan kendilerini bir an önce kurtarmak niyetindeler. Gençlerden Zehra'nın gözü sürekli "yol"da. Günün birinde o yoldan çıkıp gelen kamyon şoförü Mahur, onun için bir kaçışın temsili gibi. Orada çaycılık yapan ve Zehra'ya aşık olan Olgun da buradan sıyrılıp gitme ümidiyle bekliyor. Acun'un TV şovu onun kaçıp gitme hayallerinin yansımalarından biri gibi. Kaçıp gitmek, belki sevdiği kızla evlenmek ve çocuğuyla babasının kendisiyle kurduğundan farklı bir ilişki kurmak istiyor belli ki... Belirttiğim gibi ilk yarıda tüm tespitler yerli yerinde. Arafta kalmışlığın ruh hali de mükemmel şekilde perdeye yansıyor. Ancak bence ikinci yarıdan itibaren bir noktadan sonra öykü sarkmaya ve klişeleşmeye başlıyor. Hiç konuşmayan Mahur karakteri bir cinsel obje gibi kullanılıyor adeta. Ama bence hiç konuşmaması senaryoda ciddi bir boşluk yaratıyor. Olaylardan sonra da çekip gitmesi ve bir daha hiç ortada görünmemesi, her ne kadar Ustaoğlu uzak durmaya çalışsa da, Mahur'u genç kızın masumiyetinden yararlanan ve sonra terkedip giden erkek pozisyonuna sokuyor. Bu da Yeşilçam'dan beri onlarca örneğini izlediğimiz bir öykü formatına denk geliyor. Her ne kadar Ustaoğlu duygusal iniş-çıkışlardan uzak durup sade bir anlatımla bu klişeyi biraz farklılaştırsa da öykü sıradanlıktan kurtulamıyor. Finalden önce olay akışında atlama yaparak, Zehra ile ailesi arasında geçenleri göstermemesi de finalde izleyici için gereksiz bir kafa karışıklığı yaratıyor ve olmamışlık hissi uyandırıyor. Belli ki Ustaoğlu filmin sadeliğine zarar vereceğini düşünüp, bazı olayları göstermemeyi seçmiş ama kağıt üzerindeki bu plan maalesef işlememiş ve film daha da klişe hale gelmiş...
Araf'ın atmosferinin oldukça etkileyici olduğunun altını çizmek gerek. Taşradan gerçekçi insan portreleri, sokak manzaraları, düğünler, daracık odalı ev görüntüleri perdede müthiş bir gerçekçilik hissi uyandırıyor. İlk yarıda hem taşranın ruhuna, hem de günümüzün taşralı gençlerinin psikolojilerinin derinine inen incelikli bir anlatım var. İnsan ilk yarıdan sonra ikinci yarıdaki inişi görünce, keşke Yeşim Ustaoğlu olay örgüsü ile hiç uğraşmadan tespit ve gözlemlere dayalı sinemasını sürdürseymiş diye içinden geçirmiyor değil... Genç oyuncular Neslihan Atagül ve Barış Hacıhan, Zehra ve Olgun karakterlerinde umut verici performanslar çıkarıyorlar. Olgun'un arkadaşı rolünde Ilgaz Kocatürk de Barış Hacıhan ile olan sahnelerinde çok iyi oynuyor. Araf, bahsettiğimiz sorunlar yüzünden ikinci yarısında ciddi inişe geçen bir film. Gene de sezonun görülmeyi hakeden yerli filmlerinden biri olduğu kesin...  

Filmin Notu: 3 / 5

0 yorum:

Yorum Gönder