3 Temmuz 2011 Pazar
Insidious / Ruhlar Bölgesi (2010)
Malum, yaz sezonunun gelmesiyle sinema salonlarında korku / gerilim filmlerinin sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor son yıllarda. Elbette eskisi gibi bir yaz durgunluğundan söz etmek güç. Çünkü yaz ayları blockbusterlar için oldukça müsait aylara dönüştü artık. Ancak belli başlı bu 'büyük' filmlerin dışındaki filmler için genelde yazın bitmesini bekliyor şirketler ve meydan ağırlıklı olarak bu büyük bütçeli filmlere ve korku filmlerine kalıyor. James Wan imzalı Insidious / Ruhlar Bölgesi kusursuz bir film değil belki ama sözünü ettiğim bu 'korku filmleri furyası' içinde ciddi şekilde parlayan bir film olduğu da kesin...
Ruhlar Bölgesi'nin hikayesinin çok da orjinal olmadığı kesin. Bir ailenin yaşadığı eve dadanan ruhlar, 'öteki taraf'a yapılan yolculuk gibi sayısız korku filmine konu olmuş mevzular var hikayede. Zaten tipik bir perili ev filmi izleyeceğimizi anlıyoruz başlangıçta. Ancak şüphesiz evin küçük çocuğu Dalton'un uyku halinde bir koma yaşaması ve ruhların tipik perili ev filmlerine göre 'farklı' sayılabilecek amaçlarının olması hikayeye şüphesiz bir farklılık da katıyor. Uzunca bir süre hikaye seyircinin merağını had safhada tutmayı başarıyor. Son bölümlerde hikayenin aldığı yolu çok sevmesem de (spoilera girmemesi için ayrıntı vermiyorum), filmin hikaye olarak çok ciddi bir eksiği olmadığı ortada.
Yönetmenlik açısından ise film kusursuz. James Wan yeteneğini konuşturmuş. Koyu renklerin ağırlığında çekilen karanlık ev içi çekimleri hayli gerginlik uyandırıyor. Geniş ekran görüntü çalışması da sözkonusu gerginliği arttıracak şekilde çalışıyor. Filmin son dönem korku filmleri arasından Paranormal Activity'nin kulvarına daha yakın düştüğünü söyleyebiliriz. Efektlerin, kanın, şiddetin, iğrençliğin havada uçuştuğu bir film değil, aksine saf korku ve gerilim hissiyatının öne çıktığı eski usül bir korku filmi bu. Filmin, öyküde merkeze aldığı astral yolculuk ve sonlarda karşımıza çıkarak hikayede kilit bir rol üstlenen medyum karakteri aracılığıyla Poltergeist'ı hatırlattığını da söyleyebiliriz. Medyumun 'Hayalet Avcıları' kıvamındaki iki yardımcısı filme dozunda bir mizah duygusu da katıyorlar. Gerek medyum karakterinde Lin Shaye, gerekse anne-babada Rose Byrne - Patrick Wilson ikilisi inandırıcı performanslar çıkarmayı başarıyorlar. Zaten sözkonusu karakterler iyi yazılmış ve özellikle anne-babanın tepkileri hayli gerçekçi...
Insidious'un hikaye açısından çözülümü sonlarda bir nebze klişe sayılacak bir noktaya denk geliyor ne yazık ki ve bu filmin çok da lehine işlemiyor gibi. Çünkü bu filmin aslında sürpriz final gibi bir olaya sırtını dayamaya çok da ihtiyacı yok. Ancak gene de film, çıktıktan sonra geriye iyi bir korku filmi izlemiş olma hissiyatı bırakıyor fazlasıyla. Dolayısıyla korkuseverlerin kesinlikle kaçırmamalarını öneririm...
Filmin Notu : 6,5 / 10
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder