1 Mayıs 2011 Pazar

Un Homme Qui Crie / Haykıran Adam (2010)



Çadlı yönetmen Mahamat-Saleh Haroun'un 2010'da Cannes'ta yarışarak Jüri Özel Ödülü kazanan ve geçtiğimiz İstanbul Film Festivali'nde de gösterilen filmi Haykıran Adam, iç savaşın tüm etkilerini hissettirdiği Çad'da geçiyor ve özelde dokunaklı bir baba - oğul öyküsü anlatıyor...

Eski yüzme şampiyonu olan Adam, şimdilerde ülkesinde, bir otelde yüzme havuzu görevlisi olarak çalışmaktadır. Bir yandan iç savaş etkilerini hissettirmektedir. Ordu, kendisinden ya para vermesini ya da bir gönüllüyü seferberlik için göndermesini talep eder. Parası yoktur, oğlundan başka seçeneği de...



Filmin ilk bölümlerinde, oğulun bir anlamda babasının işini elinden alışına tanık oluyoruz. Artık yaşlanan Adam'ın yerine, oğlunun havuzda görev almasına, Adam'ın ise dış kapı görevlisi olarak çalışmasına karar veriliyor. Buradan baba ile oğul arasında bir gerilim yaratılıyor. Daha sonra ise çaresiz kalan babanın, çok da fazla düşünmeden oğlunun götürülüşüne izin vermesi geliyor. Böylece hem militarizm hem kapitalizm eleştirisini sağlam şekilde kurmuş oluyor senaryo. Bir işyerinde baba ile oğulu birbirine düşürecek düzeyde bir rekabet ortamı oluşturmanın acımasızlığı, adamın kapı görevlisi olmasıyla gözünün yaşına bakılmadan kapının önüne koyan önceki kapı görevlisi gibi ayrıntılar başarıyla verilmiş. Çocuğun, orduya katılmasından sonra, aile, oğullarının kız arkadaşıyla da tanışıyor. Adam, özellike büyük ve katlanılmaz bir vicdan azabı duymaya başlıyor doğal olarak ve yollara düşüyor...

Yönetmen, tüm filmi hayli minimalist bir çizgide ilerletmeyi başarmış. Gerek kız arkadaşın ziyaret ettiği bölümlerde, gerekse duygusallığın tavan yaptığı final bölümünde kontrollü yaklaşımını hiç elden bırakmamayı başarıyor. Bu, filmi özellikle finale gelindiğinde daha da melankolik bir havaya sokuyor. Kaçınılmaz sonu,çaresizliği büyük bir soğukkanlılıkla beraber içimizde hissediyoruz...



Minimalizmi başarıyla kullanan senaryonun yanısıra, filmin görüntü anlamında da, verdiği hissiyata uygun bir yapısı var. Sessizliğin hakim olduğu dış mekan çekimleri, soluk renklerle birleşince, filmin hüzünlü yapısı iyice belirginleşiyor. Oyunculardan özellikle Adam rolünde Youssouf Djaoro mükemmel bir performans ortaya koyuyor. Hem başta yaşadığı ikilemi, hem çaresizliğini hem de sondaki vicdan azabını yansıtışı çok başarılı...

Sonuç olarak Un Homme Qui Crie / Haykıran Adam, herşeyi doğru ayarlanmış, çok başarılı, ancak bir o kadar da yürek dağlayıcı bir film. Hem çok sakin ilerliyor, hem de bittiğinde aslında o sessiz görünüşün altından karnımıza çok sert yumruklar attığını hissedebiliyoruz...

Filmin Notu : 7,5 / 10

0 yorum:

Yorum Gönder